Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Karın tadını çıkaralım!

RUSYA’yı atom bombası düşmüş bir ülkeye çeviren soğuk hava dalgası ülkemize doğru yaklaşıyor. Pazartesi günü akşam saatlerinden itibaren hava sıcaklıklarının -5’lere kadar düşmesi ve kar yağışı bekleniyor. Salı günü yağışın tipi şeklinde olacağı da gelen haberler arasında.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu kez hazırlıksız değil. Belediye Afet Merkezi, bir duyuru yayınladı ve kentteki kuruluşları yoğun kar yağışının ve soğuk havanın neden olabileceği tehlikelere karşı uyardı.

Bütün bunlardan sonra artık sıra biz vatandaşlarda. Çok gerekmedikçe trafiğe çıkmamak, yola çıkılacaksa da buna göre hazırlıklı olmak bizlerin sorumluluğunda. Bütün bu uyarıları dinlemeyip, yollarda kalarak trafiği kilitleyenlerin ne Belediye Başkanı’ndan, ne de Vali’den “Devlet nerede” diye şikáyet etme haklarının olmadığını düşünüyorum.

Öte yandan alınması gereken önlemler arasında kamu hizmetlerini aksatmayacak şekilde işyerlerinin tatil edilmesi de düşünülebilir. İstanbul’da kar yağınca zaten birçok kişi işine gidemiyor. Bunu “keyfi” bir uygulama olmaktan çıkararak, acil kamu hizmetini aksatmayacak bir düzenleme kentin bu soğuk hava dalgasıyla mücadelesinde etkili olabilir.

Alınması gereken başka önlemler de var: Sokaklarda yaşayan kimsesizler ile sokak çocuklarının havalar iyice soğumadan özel sığınaklarda toplanmasının şart olduğunu düşünüyorum.

Ve bir öneri de İstanbullulara. Bu tür havalarda kedi-köpek gibi sokak hayvanları ve özellikle kuşlar açlık tehlikesi ile karşılaşıyorlar. Çevrenizdeki hayvanların da can taşıdıklarını unutmayıp, kolay görünür alanlara bu tür hayvanlar için de yiyecek bir şeyler bırakalım.

Uyarılara gönüllü olarak uyum gösterirsek, kar altında çok daha güzelleşen İstanbul’un tadını daha iyi çıkarabiliriz diye düşünüyorum.

Prof. Dr. Gürüz ’sosyal demokrat’ mı oldu?

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, geçenlerde TOBB Yönetim Kurulu toplantısına katıldı ve işadamlarının “mesleki eğitim ile ilgili” şikáyetlerini dinledi. Baykal toplantıda, eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz başkanlığında bir komisyon kurduklarını, bu komisyonun çalışmalarıyla reel sektörü tatmin edecek bir mesleki eğitim programı önerisi getireceklerini de açıkladı.

Bu yazıyı yazmadan önce birkaç gün bekledim. Haberle ilgili bir düzeltme yapılmadığına göre artık düşüncelerimi yazabilirim.

Benim bildiğim kadarıyla eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz “sağ görüşlü” bir bilim adamı. Siyasi görüşleri itibarıyla sol ya da sosyal demokrat bir partiden daha çok Süleyman Demirel ile MHP arasındaki bir çizgiye yakın olduğu söylenebilir.

Süleyman Demirel’e “baba” diyecek kadar yakındır.

Sosyal demokrat CHP’nin kurduğu bir komisyonun başına sağ görüşlü bir bilim adamını atamasını nasıl yorumlamalıyız?

“Farklı siyasi düşüncede olanlar bile ülkenin temel sorunları için bir araya gelebiliyorlar” diye sevinmeli miyiz?

Yoksa “demek ki sosyal demokrat hareket içinde bu tür bir görevin üstesinden gelebilecek bir bilim adamımız yokmuş” diye üzülmeli miyiz?

Acaba “CHP ile MHP arasında siyasi açıdan fark giderek kapanıyor” diyenlere hak mı vermeliyiz?

Kim bilir belki de Prof. Dr. Kemal Gürüz, artık sosyal demokrat görüşlere yakınlaşmıştır.

Ben düşündüm ve bir yanıt bulmakta zorlandım. CHP seçmeni acaba bu yanıtlardan hangisinin doğru olduğunu düşünür?

Bütün tavukları öldürmek zorunda değiliz!

Kuş gribi çıktığından beri televizyonlarımızda hasta-sağlıklı demeden kümes hayvanlarının sürüler halinde itlaf edildiklerini izliyoruz.

Hastalık görülen bölgenin merkezinde bunun doğru bir uygulama olduğuna hiç kuşku yok. Ancak henüz hastalık görülmemiş bölgelerde de itlafın sürdürülmesinin doğru olmadığı da açıkça görülüyor.

Önceki akşam CNN Türk’te izledim, birçok veteriner bu uygulamanın doğru olmadığını, Çin’in bile hastalık görülen bölgenin “merkezi” dışında kanatlı hayvanları itlaf etmediğini, aşılamayla onları kurtarmaya çalıştığını anlattı.

Öyle görünüyor ki Tarım Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı işin bu yönünü ihmal ediyor.

Bütün hayvanları torbalara doldurup itlaf etmenin bir tür kolaycılık olduğunu düşünüyorum.

“Okullar olmasaydı maarifi ne güzel yönetirdim” diyen zihniyet, “Kümes hayvanları olmasaydı kuş gribiyle ne güzel mücadele ederdim” diye hortlamış görünüyor!