Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Kazalar, görevi ihmalin bir sonucu

ESKİ bakanlardan Mustafa Taşar’ın ölümü ile sonuçlanan trafik kazasının olduğu yeri gazeteler “ölüm virajı” olarak tarif ediyorlar.

Gazetelerin yazı işlerinde bu tür tariflerin yapılabilmesi için “ortak hafızanın” güçlü olması gerekir.

Kimse bir viraja durduk yerde “ölüm virajı” adını takmaz. Bu isim takılıyorsa biliniz ki orada daha önce de ölümle sonuçlanan sayısız kaza olmuştur.

Bu tür durumlarda kamu yetkilileri suçu genellikle sürücülere atarak kendilerini savunurlar.

“Oraya uyarı levhası koymuştuk, bu kaza işaretlemeye uymamanın sonucudur” derler.

Gazetelerdeki bilgilere göre söz konusu virajda aydınlatma yok. Yolda keskin bir viraj olduğunu belirten işaret ise viraja 10 metre kala konulan bir levhadan ibaret.

Özellikle kötü hava şartlarında bu işaretin görülebilmesinin mümkün olmadığı da haberlerde belirtilmiş.

Belli ki orada daha önce meydana gelen kazalardan sonra benzer kazaların tekrarlanmasını önleyecek tedbirler alınmamış.

Hiçbir kamu görevlisi bunu kendisine dert edinmemiş.

CHP Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in hayatını kaybettiği kaza da yine yol hatasından kaynaklanıyor.

Benzeri kazalar hep tekrarlandığı halde yollarda gerekli güvenlik önlemlerinin alınması ihmal ediliyor.

Bunun sadece bütçe olanaklarının yetersizliği ile açıklanabilmesi mümkün değil.

Sorun bu işten sorumlu kamu görevlilerinin işlerini ihmal ediyor olmalarından başka bir şey değil.

Not: Arife günü otoyol gişelerinde meydana gelen uzun otomobil kuyruklarını önlemek için geçişlerin arife günü de bedava yapılması gerektiğini yazmıştım. Okuyucularım uyardılar, arife günü de geçişler bedavaymış. Demek ki bu tür tatillerde otomobil kuyruklarını önlemek için başka tedbirler düşünmek gerekiyor.

Demek ki Mavi Akım gerekliymiş

İRAN’ın Türkiye’ye vermeyi taahhüt ettiği günlük 28 milyon metre küp doğal gazı önce 2.5 milyon metre küpe düşürmesi ve sonra da tamamen kesmesi, enerji konusunda tek kaynağa bağımlılığın ne kadar tehlikeli olduğunu hepimize göstermiş olmalı.

Geçen sene de benzer bir endişeyi Ukrayna-Rusya çekişmesi nedeniyle yaşamıştık.

Ortaya çıkıyor ki ülkemizin ihtiyacını karşılayabilmek için ne kadar çok boru hattı yapabilir ve gaz aldığımız ülkelerin sayısını ne kadar artırabilirsek, o kadar iyi.

“Mavi Akım” boru hattı yapılırken birçok politikacı ve gazetecinin bu hattın gereksizliği üzerine nutuklar attıklarını, yazılar yazdıklarını hatırlıyorum.

İki yıldır yaşadıklarımız hattın gereksizliği tartışmalarına iyi bir yanıt oluşturuyor.

Elbette hattın gerekliliği tartışmasıyla, hattın inşaatı sırasında yaşandığı iddia edilen yolsuzluklar konusunu birbirine karıştırmamak gerek.

Ancak “yolsuzluk yapılabilir” endişesiyle tek kaynağa bağlanmak da hiç kuşkusuz doğru değil.

Varsa yolsuzluk yapanları cezalandırmak başka, Türkiye’nin enerji kaynaklarına ulaşım olanaklarını artırmak başka bir mesele!

Türkiye, ’duman cenneti’ olmaktan çıkarılsın!

İNGİLTERE’de bu yıl 1 Temmuz’dan itibaren halka açık kapalı alanlarda sigara içmek tamamen yasak olacak.

Otobüs durakları, tren istasyonları, futbol sahaları gibi açık alanlarda da sigara içilemeyecek.

Açık havada düzenlenen konserler sırasında da yasak uygulanacak.

Sigara yasağının özellikle gece eğlence hayatına darbe vuracağı endişelerinin yersizliği Evening Standart gazetesinin yaptırdığı bir araştırmada ortaya çıktı.

Sigara içtiğini söyleyenlerin yüzde 64’ü de yasakların sigara içmeyi azaltacağı ve yararlı olacağı konusunda hemfikirler.

Yasağa uymayanlara 50 sterlin, sigara içilmesine müsaade eden işyerlerine ise 2500 sterlin para cezası verilecek.

Bu tür katı sigara yasağı daha önce İrlanda ve İskoçya’da uygulandı ve olumlu sonuçları alındı.

Halka açık alanlarda sigara içme yasağı Kaliforniya’da 13, New York’ta da 4 yıldır başarıyla uygulanıyor.

Türkiye ise bazı belediyelerin cılız girişimleri dışında tam bir “duman cenneti”.

Demek ki “üç günlük belediye yasağı“, sigara dumanı ile mücadelede yeterli olamıyor.

Konunun bir yasal düzenleme olarak ele alınması gerekiyor.

Bizden bile çok sigara içilen İrlanda’da bu yasak başarıyla uygulanabiliyorsa, Türkiye’de neden uygulanamasın?