Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Olan zavallı Simba’ya oldu

İZMİR Kültürpark’ta kafasından kurşunla vurulmuş olarak kanlar içinde yatan köpeğinin başındaki genç kadının fotoğrafını dün Hürriyet’te görmüşsünüzdür.

Hayvan severler genç kadının yüzündeki acı ifadeyi eminim ki kendi yüreklerinde de hissettiler.

Olayın nasıl gerçekleştiği tam olarak bilinmiyor. Parkta yürüyüş yapan bir astsubay köpeğin karşısına aniden çıktığını ve korkuyla silahını ateşlediğini söylüyor. Köpeğin sahibi ise Simba isimli köpeğinin zincirini elinde tuttuğunu anlatıyor. Büyük olasılıkla zincir olması gerekenden daha uzun tutulmuş ve bu tatsız olay meydana gelmiş.

Evcil hayvan besleyenlerin genellikle ihmal ettikleri bir gerçek var: Bazı insanlar, kedi ve köpek gibi hayvanlardan ölesiye korkarlar.

Belirli bir nesne ya da durum karşısında, mantıksal bir nedeni olmaksızın gelişen ve engellenemeyen güçlü korkuya “fobi” deniliyor.

Hayvanlardan korkmak anlamına gelen “zoofobi” de diğer bütün fobik korkular gibi mantıksal bir nedenden kaynaklanmıyor.

Bu nedenle hayvan sahiplerinin “korkmayın ısırmaz” gibi uyarıları, bu tür fobileri olan kişilere ulaşmıyor bile.

Ve böyle fobisi olan bir insan, karşısına aniden çıkan sahipsiz bir hayvan görünce ciddi bir şoka girebilir ve bu şok bazı durumlarda o kişiyi ölüme bile götürebilir.

Bu nedenle hayvan sahiplerinin besledikleri hayvanları yanlarından ayırmamaları, zincirlerini fazla uzatmamaları ve hayvanlarını başıboş bırakmamaları gerekiyor.

Bir insanın korkusunun ve bir başka insanın boş vermişliğinin kurbanı zavallı Simba oldu.

Ve unutulmaması gereken bir gerçek daha var: Bütün korkular gibi zoofobi de öğrenilen bir korku. Çocuklarınızı yetiştirirken onlara hayvanlardan korkmamayı öğretirseniz, onun yaşamında bu tür güçlükler yaşamasını da önlersiniz.

Hoppala yavrum yaz geldi!

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, bütün dünyanın terörist olarak tanımladığı Suudi işadamı Yasin El Kadı hakkında yapılan yayınları eleştirirken her zaman başvurduğu yöntemi kullandı: “Bazı medya gruplarının bizden talepleri var. Bunları yerine getirmediğimiz için bağırıyorlar. Vakti saati geldiğinde bunları açıklayıp hepsini hoplatacağım” dedi.

Medya sahibi işadamlarının, diğer tüm işadamları gibi hükümetten iki türlü talebi olabilir:

1- Ya işadamı yasal bir hakkını arıyordur. Bürokrasinin labirentleri arasına takılı kalmış yasal sorununun çözülmesini istiyordur.

2- Ya da işadamı yasadışı bir iş peşindedir ve Başbakan’a medya gücünü kullanarak baskı yapıyor ve bu yasadışı işinin görülmesini talep ediyordur.

Eğer birinci olasılık söz konusuysa Başbakan’ın yapması gereken bellidir: Bürokrasinin neden bu işin önünü tıkadığını bulmak ve sorunu sadece bir işadamı için değil, tüm işadamları için geçerli olacak şekilde çözmek.

İkinci olasılık geçerliyse Başbakan’ın yapması gereken tek şey hiç beklemeden bunu açıklamaktır. Yasadışı iş peşindeki işadamını savcılığa sevk etmeli ve sadece onu değil, böyle talepleri olan bütün işadamlarını kendi deyişiyle “hoplatmalıdır”.

Bunu yapmadığı sürece sözleri, ancak “hoppala yavrum yaz geldi” şarkısı kadar ciddiye alınabilir.

Ya cumhurbaşkanı olursa?

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın dış politika danışmanı Büyükelçi unvanlı Ahmet Davutoğlu’nun, Suriye’de HAMAS lideri Meşal ile görüştüğü haberi Başbakanlık Basın Sözcüsü tarafından yalanlanmıştı.

Yalanlamanın, haberin yayınlanmasının üzerinden iki gün geçtikten sonra yapılması bunun Ankara’da yapılmış bir değerlendirmeden sonra gerekli görüldüğünü düşündürtüyor.

Demek ki Ankara’da dış politikaya yön veren yetkililer (ki aralarında Dışişleri Bakanı’nın da olduğu söyleniyor) bu görüşmenin duyulmasını istemiyorlardı.

Ancak Başbakan Erdoğan, nutuk atma heyecanıyla olsa gerek görüşmenin yapıldığını, gerçekte yalan söyleyenin kendi sözcüsü olduğunu açıklayıverdi.

Ya Başbakan bu durumun duyulmasının Türkiye açısından olumsuz sonuçları olabileceğini düşünemedi, ya da Türkiye’nin dış politikası aslında Abdullah Bey ve arkadaşlarına değil, Allah’a emanet!

Recep Tayyip Erdoğan’a bakarak geleceğin Cumhurbaşkanı’nın hayalini görenler için ilginç bir durum.

Çenesini tutamadığı için kendi sözcüsünü durduk yerde yalanlayabiliyor, en yakın arkadaşları da Meşal ve Yasin El Kadı gibi tüm dünyanın terörist saydığı kişiler.

Türkiye, böyle bir cumhurbaşkanına layık mı dersiniz?