Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Sorun yetişme biçiminde

BAŞBAKAN, son günlerdeki “sinirli” tavrını “hitabet sanatının bir gereği” olarak açıkladı. Dün bunun üzerine de sohbet etmiştik.

Başbakan öyle diyor ama ne yazık ki sorun çok daha derinde.

Sorun, Başbakan’ın otoriter bir ailede ve otoriteye kayıtsız şartsız uymaya zorlanmış bir toplumda yetişmiş olmasından kaynaklanıyor.

Şu anda kendisini “her şeyi yapmaya muktedir” gördüğü için de herkesin, kendi çocukluk ve gençliğindeki gibi davranmasını bekliyor.

Beklediği bu itaati görmeyince de sinirleniyor, sinirlendikçe bağırıyor ve sonra ne yaptığını fark edip suçu İmam Hatip Lisesi’ndeki öğretmenlerinin üzerine atıyor: Bu hitabet sanatının bir gereği!

Kendi aile işini sürdürüyor olsaydı sorun yoktu.

Ama şimdi demokratik bir ülkenin Başbakan’ı!

Seçimle geldi ve yine seçimle gidecek. Ama bu seçimde, ama öteki seçimde! Bu kaçınılmaz.

Bu süre içinde aldığı kararlar, yaptığı konuşmalar ve icraatı eleştirilecek. Bunu içine iyice sindirmeli.

Bir demokraside basının birinci görevinin de bu olduğunu unutmamalı.

Gazetecilik, tabiatı itibarıyla muhalif, denetleyici ve soru sorucu bir meslek.

Muhataplarımız bundan hoşlanmasa da burada durarak, bu işi yapmaya devam edeceğiz.

Hediyelerden biri ’kılıç’ çıktı

ÇANKAYA Köşkü’nden “bir üst düzey yetkili”, Sabah’a, Suudi Kralı Abdullah’ın hediyesiyle ilgili bilgi vermiş.

Yetkili, Cumhurbaşkanı’nın değeri asgari ücretin on katını aşan armağanları kabul etmediğini belirtiyor ve Suudi Kralı’nın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e, geleneksel bir Suudi kılıcı armağan ettiğini açıklıyor.

Hatırlayacaksınız Suudi Kralı, üzeri işlemeli bu özel kılıçlardan bir tanesini de İngiltere Veliahdı Prens Charles’a da armağan etmişti.

“Üst düzey yetkilinin” kim olduğunu haberden çıkarmak mümkün değil. Ama bu sıfatı hak eden birisinin, Cumhurbaşkanı’nın bilgisi olmadan böyle bir açıklama yapmayacağını tahmin etmek de zor değil.

Yani Cumhurbaşkanı, dolaylı da olsa bu konudaki sessizliğini bozmuş görünüyor.

Ancak sorduğumuz soruya hálá bir yanıt alabilmiş değiliz.

Sorduğumuz soruyu artık herkes ezberlemiş olmalı ama bir kez daha tekrarlıyorum:

“Suudi Arabistan Kralı, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın eşlerine değeri yüz binlerce dolarla ifade edilen mücevherler hediye etti mi? Bu armağanlarla ilgili nasıl bir işlem yapıldı?”

Daha önce de belirtmiştim, yanıtın bana doğrudan verilmesi gerekmiyor.

TBMM’deki soru önergeleri, iç tüzük hükümlerine uygun olarak yanıtlanırsa herkes gerçeği öğrenmiş olur.

Şunu da söyleyeyim: Sonradan kolayca yalanlanabilecek “bir üst düzey yetkili” açıklamasını kabul edemeyeceğim!

Gerçekten de ’adım adım’ ilerliyorlar

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın “adım adım ilerliyoruz” sözünün, tarif ettiği gidiş, Türkiye’de dini motifleri ağır basan bir rejime yönelişe karşılık geliyor olmalı.

Hatırlayacaksınız bir önceki AKP hükümetinin içki yasağına yönelik girişimi, gösterilen tepki üzerine geri çekilmişti. Şimdi aynı amaca “adım adım” ilerlenmesini sağlayan uygulamaların giderek yayılmakta olduğu görülüyor.

Mesela, Balıkesir’de eskiden içinde lokantalar bulunan bir park yeniden düzenlenmiş. Yeni düzenlemede lokantaların sayısı 1’e indirilmiş ve park “içkili yerler alanından” çıkartılmış.

Korkuteli Belediye Meclisi de bundan böyle yeni içki ruhsatı vermeme ve süresi bitenleri de yenilememe kararı almış. Yakın bir gelecekte Korkuteli’nde içkili yer kalmayacak.

İstanbul’da da, Anadolu’nun başka yerlerindeki birçok il ve ilçede benzeri bir gizli yasaklama faaliyetinin sürdüğü sır değil.

Şimdiki politika bu: Ruhsat verme, yenileme, çok ısrar olursa, kent dışında kimsenin gidemeyeceği yerlere ruhsat ver!

Maliye Bakanlığı’nın içki satışına karşı giriştiği vergi savaşı da zaten bu amaca yönelik!

İçki üreticilerinin yapacakları reklam ve sponsorluk harcamalarını gider olarak yazamayacaklarına yönelik kararın pratik sonucu, örtülü içki yasağı olacak.

AKP’nin üzerindeki “demokrat cila” giderek dökülüyor ve o cilanın altına saklanmış “Milli Görüş gömleği” ortaya çıkıyor! Adım adım hem de!