HÜRRİYET

Turisti kente çekmek için ne yaptık?

MARMARİS’te esnaf, turistik tesislerde uygulanan “her şey dahil” sistemini protesto etmek için kepenk kapattı.

Turistlerin tesislerden çıkmasını engellediği düşünülen bu sistemden yakınanlar sadece Marmaris esnafı değil. Tatil kasabalarında ve kentlerindeki herkes bu sistemin işlerini bozduğunu düşünüyor.

Hiç kuşkusuz haklılar da. Ancak haklı olmaları, üzerlerine düşen her şeyi yerine getirdikleri anlamına da gelmiyor.

Bu sistem bir ihtiyaçtan doğdu. Türk turizminin rekabetçi gücü bundan beslendi, kitlesel turizm bu yolla güçlendi.

Bunu gören esnafın ve esnaf kuruluşlarının da kendi karşı önlemlerini almaları gerekiyordu, bu yapılmadı. Bu yapılmadığı için de durumdan şikáyet edenler, sadece şikáyet etmekle kalıyorlar, bir ilerleme sağlayamıyorlar.

Sadece Marmarisli değil, tatil yörelerindeki bütün esnaf kendisine önce şu soruyu sormalı: “Tüketici, kendi beklentilerini en ekonomik şekilde karşılayan yerlere yönelir. Biz otele kapanan turisti dışarı çıkarmak için ne yaptık?”

Her otel odasına kentteki iyi alışveriş olanaklarını, güzel lokantaları anlatan broşürler, dergiler, tanıtıcı malzemeler koyduk mu?

Yunan adalarından feribotlar ile günübirlik gelen turist için ne yaptık?

Yolda yürüyen turisti taciz ederek, dükkánlarına çağıran esnafı eğittik mi?

Dükkánlarımızdaki malların üzerinde fiyat etiketleri var mı? Adamına göre fiyat isteme durumu bitti mi? Turist, kazıklanmadığına emin olarak dükkánlarımıza girebiliyor mu?

Turisti çarşıya çıkmanın kendisi için yararlı olacağına ikna edebilmek için ne yaptık?

Kentteki lokantalarımız, tatil köylerindekinden daha iyi ve makul fiyatlarla servis ve yiyecek sunuyorlar mı?

Protesto elbette demokratik bir haktır ancak ekonomik olaylarda belirleyici olan en önemli şey tüketicinin memnuniyetidir.

Tüketici için kentteki çarşılarımızı tercih edilebilir kılamıyorsak, istediğimiz kadar protesto edelim, hiçbir yere varamayız.

Gülen’e dokunan yanıyor!

FETHULLAHÇI çetenin üzerine giden yazılar yazdığım için benim adıma endişelenen arkadaşlarım var.

Bir tanesi üşenmemiş, “Fethullah Gülen’e bulaşanların” başına neler geldiğinin bir listesini çıkarmış.

Birlikte okuyalım:

Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, Fethullah Gülen hakkında “Şeriat devleti kurmak için terör örgütü oluşturmak” suçlaması ile dava açmıştı.

Savcı Yüksel’in bir kadın ile avukat bürosunda sevişme görüntüleri ortaya çıktı. Hakkında açılan soruşturma sonunda Yüksel’e kınama cezası verildi ve DGM’deki görevinden alınarak düz savcı olarak Ankara Adliyesi’ne verildi.

Fethullah Gülen’in “beraat” kararını temyiz eden Ankara Cumhuriyet Savcısı Salim Demirci’nin, kararın Yargıtay’da onaylanmasının ardından kaseti ortaya çıktı ve internette yayımlandı.

Demirci’ye ait olduğu iddia edilen görüntü ve ses kayıtlarında, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Türkiyelilik” çıkışı ve dönemin Diyarbakır Valisi, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala hakkında ağır sözler yer alıyor. Demirci de, Yüksel gibi özel yetkili görevinden alınıp düz savcı yapıldı.

Gazeteci yazar Ergün Poyraz, Fethullah Gülen hakkında DGM Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. Poyraz, halen Silivri Cezaevi’nde, Ergenekon Davası’ndan tutuklu bulunuyor.

ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer’e ait gizli çekilmiş video görüntüleri mahkemeye Gülen’in avukatları tarafından delil olarak sunulmuştu. Gülseven Yaşer de Ergenekon soruşturması kapsamında aranıyor.

Emniyet’teki Fethullahçı çeteleşme ile ilgili raporlar hazırlayan Ankara Emniyet Müdürü ve yardımcılarının da disiplin cezalarına çarptırıldıklarını ekleyelim.

Fethullah Gülen cemaatiyle ilgili önemli açıklamalar yapan eski cemaat mensuplarından bazıları da halen Ergenekon Davası nedeniyle Silivri Cezaevi’nde ikamet ediyor.

Korkutucu bir tablo gibi görünüyor elbette.

Fethullahçılara bulaşan kim varsa gizli çekilmiş video ya da ses kasetleri ortaya çıkıveriyor.

Bunun bir tesadüf olduğunu düşünenlerin, gerçekten çok saf olmaları gerekiyor.