Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

‘Üçüncü köprü zenginleri’ geliyor, hazır olun

İSTANBUL Boğazı’na üçüncü köprü yapımı için imar planı değişikliği teklifinin, Büyükşehir Belediye Meclisi’ne Başkan Vekili İdris Güllüce’nin imzasıyla gönderildiği belirlendi.

Başkan Kadir Topbaş da zaten böyle söylemişti: Benim haberim yok!

Göztepe Parkı’na cami yapılmasıyla ilgili plan değişikliği de aynen bu şekilde gelişmişti.

Vekil Güllüce imzalamış, Başkan Topbaş ‘Haberim yok’ demişti.

Zaten bir süredir gazetelerde böyle bir köşe açılması gerektiğini düşünüyorum: Başkan Topbaş’ı, Vekili Güllüce’nin icraatından haberdar etme köşesi!

Bu kadar uzun isimli bir köşe elbette olamayacağı için gazetelerin yazı işleri daha kısa bir ifade biçimi bulmalılar. Belki şöyle bir köşe başlığı uygun olur: Neler oluyor İstanbul’da!

İşin şakası bir yana, Boğaz’a bir üçüncü köprü yapılması gibi ‘çok ciddiye alınması gereken’ bir konunun böyle oldu bittilerle gündeme getirilmesi bir yana.

Başkan Kadir Topbaş’ın gazetelere yansıyan açıklamalarından Boğaz’a üçüncü köprünün ‘daha kuzeye’ yapılmasının düşünüldüğü anlaşılıyor.

Böyle bir çalışma zaten vardı. Boğaz’ın kuzeydeki en dar yerinden, yani Avrupa yakasında Telli Baba’dan, Anadolu yakasında Beykoz sırtlarına geçen bir köprü.

Başbakan’ın bu konuda ‘istekli’ olduğu, Malezyalı ve Fransız müteahhitlerle bu konuyu konuştuğu da ileri sürülmüş ve bu haberler yalanlanmamıştı.

Telli Baba’nın ruhu bu işten dolayı azap duyar mı bilmiyorum ama Boğaz’ı bu kadar kuzeyden geçmek demek, çok uzun çevre yolları ile birlikte oldukça pahalı bir köprü yapımı demek. 60 kilometreye varan bir bağlantı otoyolundan söz ediyorum.

Aynı zamanda 300 hektardan fazla ormanın da kesilmesi anlamına geliyor bu dáhiyane proje!

Daha ‘tüp geçiş’ için çevre ve bağlantı yolları tasarlanmadan, ihaleler açılmadan bir de köprü işine soyunmak ne kadar doğru olur, tartışmak gerek.

‘Daha kuzeyden’ geçecek çevre yollarının civarında kimlerin geniş araziler topladığını da öğrenmek ilginç olabilir aslında.

Türkiye gibi ülkelerde ádettendir: ‘Her iktidar, kendi zenginlerini yaratır.’ Üçüncü Boğaz Köprüsü de bakalım hangi arsa spekülatörlerini zengin edecek, yeni fırsat ufukları açacak.

Aşkınız için neleri göze alabilirsiniz?

BELKİ size saçma gelecek ve ‘Başka işin yok muydu be adam’ diyeceksiniz; ama geçen hafta kafamı kurcalayan sorulardan biri de buydu.

Mireille Darc, beyin embolisi geçirince eski sevgilisi Alain Delon’u aramış ve Delon onu altı ay dünyanın değişik ülkelerini kapsayan uzun bir tatile çıkarmış.

Bu hareketi şiirsel ve ‘şövalyevari’ bulduğumu söylemeliyim. Hafta başındaki yazımda da yazmıştım bunu.

Hafta içinde radyoda Gökhan Özen’in bir şarkısına rastladım. Daha önce dinlememiştim.

İnternetten söz yazarının Nazan Öncel olduğunu öğrendim. Şarkının adı ‘Benim için n’apardın?’

Öncel’in, Türkiye’nin en ilginç ve başarılı şarkı sözü yazarı olduğunu düşünürdüm zaten, bunu bir kez daha gördüm.

Şarkının bir yerinde şöyle söylüyor: ‘Başıma bir şey gelse yanımda olur muydun / Bir meselem olsa dinler miydin / Başından mı atardın, bağrına mı basardın / Acımı taşır mıydın istersem.’

Sanıyorum ki ‘insan ilişkileri tarihi’nin en eski hesaplaşmalarından biri bu.

Áşık olan kişinin, karşısındaki kişiden beklediği ilgiyi görememesi. Ya da daha doğru bir ifadeyle, böyle bir yanılsama içinde kalıp ilişkiyi zehirlemeye başlaması.

Bu öyle bir soru ki, insanın beyninin içinde kendisini sürekli yeniden üretiyor ve sonunda giderek aşkın katili haline geliyor. Aşk ilişkisinde, muhasebedeki gibi hesaplar yapılamayacağına inanırım.

‘T’ şeklinde bir cetvel çizip, bir tarafına ‘onun için yaptıklarım’, diğer tarafına ‘onun benim için yaptıkları’ diye yazamazsınız.

Bu hesap cetvelini tutarak, ‘Sen benim için hiçbir şey yapmadın, ben senin için neleri göze aldım’ sonucuna ulaşanların hiçbir zaman mutlu olamayacaklarına inanırım.

Çünkü aşk, tanımı gereği eşitsiz bir ilişkidir esasen. Hesaba kitaba sığmaz.

Gerçekten áşık olanlar, bu sevgileri için bir karşılık beklemeyenlerdir çünkü.

Aşk, herkesin kendisi için geçerli bir ağırlık merkezidir. Ve unutmayın ki her ‘cismin’ ağırlık merkezi farklı farklı olabilir.