Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

‘Yeni strateji’ diyorlar ama çok bayat!

DÜN gazeteleri okurken “yandaş medyada çalışmanın” ne kadar zor olduğunu düşündüm.

Bir yandan haber verme telaşı, diğer yandan “Aman hükümet bundan alınmasın” kaygısı belli ki arkadaşları bir hayli yoruyor.
Dünkü Sabah’ın manşeti “PKK’ya karşı yeni strateji” şeklindeydi.
Güvenlik Zirvesi’nde “5 ayaklı yeni plan benimsendi” diye devam ediliyor ve “strateji” maddeler halinde açıklanıyordu. Şöyle ki:
1- Bölgeye tecrübeli personel gönderilecek.
2- İstihbarat örgütlerinin bölgede yerel istihbaratı paylaşmaları sağlanacak.
3- Dağlardaki PKK’lıların aileleri ile ikna görüşmelerine ağırlık verilecek.
4- Terörle mücadele küresel düzeyde yürütülecek.
5- Örgütün yeniden güç kazandığı izlenimini uyandıran yayınlara karşı tedbir alınacak.
Bu planın neresinin yeni olduğunu anlayamadım, yıllardır konuşulan şeyler bunlar.
Sekiz yıldır iş başında olan bir hükümetin yıllardır konuşup da yapamadığı şeylerin yeni gibi sunulması olsa olsa ne yapacağını bilmiyor olmasından kaynaklanabilir.
Akan kanı durduracak yeni plan buysa bana da sormak düşüyor: Bugüne kadar neden yapmadınız?
Terör bölgesinde bugüne kadar yerel istihbarat paylaşılmadıysa, bunu organize etmesi gerekenler kimlerdi de, bunu yapmadılar? Bunların hepsi Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumları değil mi? Bunu bile sağlayamayan bir İçişleri Bakanı’nın görevini hakkıyla yaptığını söyleyebilir miyiz?
Ailelere ikna turunun nesi yeni? Bugüne kadar bu yolla kaç PKK’lı dağdan indi?
Terörle Mücadele Kanunu yıllardır var ve bu kanun birçok gazetecinin mahkûm edilmesine de yol açtı. Ama şimdi bunun yeniden öne sürülmesi bana basına yeni bir sansür dalgası planlanıyor gibi geldi.
Acaba bunun arkasında hükümeti terör karşısında çaresiz kaldığı için eleştiren basını susturma hesabı mı var?

Başbakan olsam ‘yandaş medya’ya kızardım

? NE zaman bir PKK saldırısı olsa, yandaş medya özel bir çaba içine giriyor. Hükümetin bu işten yıpranmasını önlemeye yönelik ve olayın nedeninin “hükümetin başarılarını gölgeleme” amaçlı olduğu izlenimini yaratacak dolaylı ve doğrudan yayınlar yapılıyor.
Mesela dünkü Sabah’ta Salih Memecan’ın karikatürü buna bir örnek. Hasta yatağında yatan “derin devlet”, üzerinde “terör” yazan ve içi kanla dolu bir serum sayesinde “Ohh be!” diyor.
Vakit’e göre ise Ergenekoncular ve PKK’da yönetimi ele geçiren Aleviler bu işin sorumlusu. Elbette Genelkurmay Başkanı da hedefe konmuş.
Yeni Şafak da her zamanki refleksiyle “Asker sorumlu” havasında yayın yapıyor.
Doğrusunu isterseniz bu yayınlara bakıp belki de şükretmek gerek.
Hatırlayacaksınız daha önceki saldırılardan sonra işi “Bu saldırının arkasında asker parmağı mı var”a kadar getirdikleri de olmuştu.
Bu arkadaşlara bir kez daha hatırlatmakta yarar var:
Terörün arkasında kimin olduğu ile ilgili komplo teorileri üretmek başka bir meseledir, terörün önlenmesi, akan kanın durması başka bir mesele.
Terörün arkasında kim olursa olsun, hükümetten beklenmesi gereken bu işi durdurmasıdır.
Hükümetler, sorunları çözmek için vardır, onu bunu suçlamak ya da dedikodu yapmak için değil.
Ben Başbakan olsam bu yandaş medyanın yayınlarına çok kızardım: “Beni hiçbir şeye gücü yetmeyen, olayların yarattığı rüzgârın önünde savrulduğumu düşündürten yayınlar yapılıyor” diye!

Oldu en sonunda oldu bimbambooom!

YANLIŞ hatırlamıyorsam Yasemin Kumral’ın böyle bir şarkısı vardı, dün gazetelerdeki haberi okurken mırıldanmaya başladım.
Bana “Oldu en sonunda oldu bimbamboom” şarkısını hatırlatan haber şu: “Demokratik açılım MGK’ya geliyor!”
Demokratik açılımın yol haritası, perşembe günü MGK’ya getirilecek ve üzerinde görüşmeler yapılacakmış!
Böylece Lost dizisini hatırlatan bu sürecin yeni bir aşamasına geçmiş bulunuyoruz:
Önce arama konferansları yapıldı, sonra kahvaltılı, yemekli toplantılar.
Henüz milli iradenin temsil edildiği TBMM’ye gelmiş bir şey yok ama bu bile bir aşama sayılmalı, mesele Milli Güvenlik Kurulu’nda açıklığa kavuşacak.
Sanırım artık bu “açılım” denen şeyin neye benzediğini, hangi aşamada hangi adımların atılacağını öğrenme zamanımız geldi.
Gerçi MGK toplantıları “gizli” ama herhalde kararları açıklarken sadece “Açılımı da konuştuk” gibi aslında bir tür “kapanım” ifade edecek bir karar açıklanmaz diye umuyorum.