Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

‘Yöntem, reformlar kadar önemlidir!’

BAŞLIKTAKİ söz AB Komisyonu’nu Türkiye’de temsil eden Pierini’ye ait.

Yandaş medyaya bakarsanız, Anayasa değişikliklerinin amacı AB’ye uyum!

Ama hangi AB yetkilisi ağzını açsa, durum pek de öyleymiş gibi görünmüyor.

Mark Pierini, pek fazla etliye-sütlüye karışan bir büyükelçi değil. Konuştuğuna çok rastlamıyoruz.

Geçenlerde Antakya’ya gitti ve orada gazetecilerle sohbet etti. Bakın ne diyor:

“Anayasa değişikliğinin yöntemi, reformun kendisi kadar önemlidir. Reformlar bu ülkede çoğulculuğu korumalı ve geliştirmeli. Bu da muhalefet partileriyle ve sivil toplum kuruluşlarıyla güçlü bir diyaloğu gerektirir. Biz komisyon olarak bunun olmasını istiyoruz. Üstelik kutuplaşmanın artması Türkiye’nin AB’ye üye olması ve BM, G-20 gibi uluslararası toplumdaki imajıyla uyuşmuyor. Bu nedenle Anayasa değişikliği için gerçek bir diyalog ortamı görmek istiyoruz.”

Bu işin başından beri bunu anlatmaya çalışıyoruz ama dinleyen yok. Bu vesileyle tekrarlayalım:

1- Anayasa değişikliği toplumsal uzlaşma ister, diyalog içinde yapılmalıdır.

2- Birbiriyle alakasız değişikliklerin aynı pakete konulup, referanduma götürülmesi, demokratik bir yöntem değildir.

Ben kolay unutmam, unutturmam da!

GEÇEN gün İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a merak ettiğim bir hususu sormuştum, kolayca tahmin edebileceğiniz gibi bir yanıt alamadım.

Türkiye’de kamusal kurumlar ya da kişiler, kamuoyunun hafızasının zayıflığından çok yararlanırlar.

Eğer olumsuz bir durum varsa, ona yanıt vermek yerine sipere yatıp konuyu unutturacaklarını düşünürler.

Ben bu yöntemi pek sevmiyorum. Onun için bir yanıt alana kadar arada sırada hatırlatacağım.

Samsun’da Ahmet Türk’ün burnunun kırılmasına neden olan saldırıdan sonra Emniyet Müdürü görevden alındı.

Daha önce de Bilecik Emniyet Müdürü, Başbakan Erdoğan’ın yeğeni saldırıya uğradı diye görevden alınmıştı.

Bu durumda merak ediyorum:

* Kayseri’de Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın burnunun kırılmasına yol açan saldırıdan sonra Emniyet Müdürü görevden neden alınmadı?

* Aynı şekilde Van’da Deniz Baykal’a yönelik saldırının ardından Emniyet Müdürü nasıl olup da koltuğunu koruyabiliyor?

Bakana bunu sordum, yanıt alamadım.

Bu durumda bana tahminlerimi yazma hakkı doğuyor. İşte benim tahminim:

Kayseri Emniyet Müdürü’nü görevden almaya güçleri yetmez, çünkü onun torpili büyük olasılıkla Cumhurbaşkanı.

Van Emniyet Müdürü’ne de güçleri yetmedi, çünkü onun da torpili eski bakan Hüseyin Çelik.

Güçleri Samsun ve Bilecik Emniyet Müdürlerine yetti, çünkü onların arkaları yok ya da varsa bile bu hükümette işe yaramıyorlar!

Bence olay bu kadar basit ve açık!

Ama bunu açıklayamadıkları için tam siper durumundalar. Unutturmayacağımı hatırlatayım!

Kamu görevlileri işlerini yapmıyorlar

ORDU’da öğrenci servis minibüsünün devrilip bir öğrencinin yaşamını yitirmesinin ardından bir yazı yazmış ve o ölümden en az minibüsün şoförü kadar Vali’nin, Emniyet Müdürü’nün, Trafik Müdürü’nün ve Milli Eğitim Müdürü’nün de sorumlu olduğunu yazmıştım. Hatırlayacaksınız, Ordu’da bu yıl öğrenci taşıyan servisler üç kaza yaptı ve Milli Eğitim Müdürü “Artık bu servisleri bir denetime almak lazım” bile dedi!

Bir açıklama almadım. Oysa şöyle bir açıklama duymak hoşuma giderdi:

1- İlimizde öğrenci servislerinin kontrolleri düzenli olarak yapılmaktadır. Araçların teknik güvenilirliği, sürücülerinin psikolojik durumları izlenmekte, tespit edilen olumsuzlukların acilen düzeltilmesi için gerekenler yapılmaktadır.

2- İlimizdeki öğrenci servislerinin tümünde görevli öğretmenler bulunmaktadır. Araçların tüm koltuklarında emniyet kemeri vardır ve bunların kullanılması görevli öğretmenin gözetiminde sağlanmaktadır. Servis araçlarının ayakta öğrenci taşımadığı, bir koltuğa bir öğrenci esasıyla faaliyet gösterdikleri de malumunuzdur!

3- Araçlardaki takometreler düzenli olarak kontrol edilmekte, hız limitlerini aşan sürücülerin bir daha servis araçlarını kullanmalarına izin verilmemektedir. Ayrıca trafik kurallarına uyum konusunda görevli öğretmenlerin verdiği haftalık ve aylık raporlar da izlenmekte ve gerekleri yerine getirilmektedir.
Böyle bir açıklama almadım. Ordu’ya haksızlık etmeyeyim, muhtemelen başka bir ilden de böyle bir açıklama alamazdım.

Çünkü kamu görevlileri, işlerini düzgün yapmıyorlar, verdiğimiz vergilerle maaşlarını aldıkları halde çocuklarımızı korumak için kıllarını bile kıpırdatmıyorlar.

Görev medyaya düşüyor. Bu konuyu gündemde tutmalı ve görevlerini layıkıyla yapmayan kamu görevlilerini teşhir etmeliyiz.