Baltacı’yla anlaşıp Rusya’yı kurtaran Katerina’ya I. Petro’nun verdiği madalyanın üzerinde bu sözler yazılıydı. Putin, ‘efsanenin’ Rus versiyonunu işte böyle anlattı
Fransız “reklam dehası” Seguela’nın, Mitterrand’ın ikinci kez devlet başkanlığını kazandığı seçim için hazırladığı televizyon reklamının sloganı “Sakin güç”tü. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, Soçi’deki yazlık rezidansta asansörden inip elimi sıkarken gözümün önünden bir an için bu film geçti..
Ancak, varlığını benim bile bilmediğim kafamın içindeki “senarist”in filmindeki görüntüler bütün bir Rus tarihiydi aslında…
“Quick cut” denilen teknikle birbiri ardına hızla gözümün önünden geçen karelerde “Deli” Petro, Büyük Katerina, Gogol, Puşkin, Dostoyevski, Tolstoy, Çaykovski, Yuri Gagarin, Lev Yaşin, Pasternak, Petersburg’un kanalları, Kremlin, Bolşoy, Hermitage’ın dillere destan resim koleksiyonu, füzeler, ağır silahlar, Lenin, Stalin, Troçki, Gorbaçov, “Ana Rusya”nın doğal zenginlikleri ve Putin vardı…
Rusya ancak ‘hissedilir’
Buz mavisi gözleriyle karşısındakinin gözünün içine bakarak son derece sakin bir ses tonuyla konuşan, gömleği kolalı, düzgün tıraşlı bu adama bakarken kafamın içinde de Seguela’nın sloganı yankılanıyordu…
Evet, Vladimir Putin’i tek bir cümle ile tanımla deseler iki kelime yeterli olacak: Sakin güç!
Adını hatırlamakta zorlandığım bir Rus şair şöyle diyor: Rusya’yı anlamaya çalışma, hisset yeter!
Ben de Putin ile görüşürken bunu yapmaya çalıştım. Zaten iki saatlik bir görüşme içinde bir insanı tamamıyla tanımak ve anlayabilmek nasıl mümkün olabilirdi ki?
50 yaşına gelmeden ‘zirvede’
İlk hislerim “sakin güç” kavramına tıpatıp uyuyordu.
Gücünün ne olduğunun farkında olan ancak bunu gözünüzün içine sokmak için özel bir çaba göstermeyen, orta boylu, atletik vücutlu bu sarışın adamın bende uyandırdığı izlenim Rusya’nın şanslı bir ülke olduğuydu.
500 küsur senelik bir devlet geleneğinin tam merkezinde geçen ve 50 yaşına gelmeden devletin zirvesine ulaşan bir yaşamın sahibi…
Evet belki bizim bildiğimiz anlamda “demokrat” sayılmayabilir.
Ülkesindeki muhalefet tarafından “yanlışlar yapmakla” suçlanabilir, ama şurası çok açık görülüyor: Putin ne yaptığının, ne istediğinin farkında olan, buna ulaşmak için sabretmesini bilen, atacağı adımları uzun uzun düşünen, anlık duygusal dalgalanmalara kolay kolay teslim olmayacak bir kişilik izlenimi yarattı bende.
Şakalara ‘ince ayar’ yaptı
Onunla Soçi’deki Baçarov Ruçey adını taşıyan yazlık rezidansın balkonuna kurulmuş bir “çay sofrasında” yan yana oturdum.
Önümüzdeki tabaklarda “ev yapımı” üç değişik tür poğaça, şekerli kurabiyeler, bal, çilek ve ayva reçelleri vardı.
Sohbet boyunca üç fincan çay içti. Bizlere ikram edilenden farklı, çok açık bir çay. Ancak önündeki yiyeceklere elini bile sürmedi.
Bahçede fotoğraf çektirirken nasıl böyle “fit” olabildiğini sordum, yanıtı çay sofrasındaki tutumunu da açıklıyordu: “Az yiyerek!..”
Ona aklımıza gelen her soruyu sorduk. “Dersi kaynatmaya yarayacak” cinsten sorular da dahil olmak üzere hepsine yanıt verdi. Şakanın dozu yükselince cümlelerine genellikle şöyle başladı: “Ciddi bir yanıt vermem gerekirse…”
Katerina torbayla rüşvet verdi
Ertuğrul Özkök bizim meşhur “Baltacı – Katerina” öykümüzü anlattı… Bu konuda bir şeyler bilip bilmediğini sordu.
Tebessüm ederek “Bizim versiyonumuz farklı” dedi…
İşte Baltacı – Katerina öyküsünün Rus versiyonu:
Baltacı komutasındaki Osmanlı ordusu tarafından ordugâhında kuşatılan, bizim “Deli”, Batılıların ve Rusların “Büyük” dedikleri Çar 1. Petro bir çıkış yolu ararken orada bulunan Katerina (Rusya’da Yekaterina Alekseyevna olarak biliniyor) bütün mücevherlerini bir torbaya doldurmuş. Ordugâhtaki öteki kadınlardan da tüm mücevherlerini toplamış. Ve bu mücevher dolu torba artık adını kimsenin bilmediği birilerine “rüşvet” olarak verilmiş. Bu rüşvet Petro’nun kuşatmada bir “delik” açılarak Prut bataklıklarında Baltacı’nın elinden kaçmasını sağlamış.
‘Savaşlar çok geride kaldı’
Petro, “eve” dönüşte karısından ayrılmış ve bu “başarısı” nedeniyle uzun süredir metresi olan Katerina ile evlenmiş. Katerina’ya bir de nişan verilmiş savaştaki bu yararlılığı için. Nişanın altında şu söz yazılıymış: “Aşk ve Anavatan İçin!”
Baltacı Mehmet Paşa’nın birinci sadrazamlığından 1704’te “Kendisine büyük çıkarlar sağlamak” gerekçesiyle affedildiğini bilenler için bu açıklama geçerli olabilir belki…
Belki de daha erotik olan “bizim versiyonumuz” doğrudur.
Bunu bilmeye imkân da yok ve bence artık bunun önemi de yok!
Putin de geçmişe böyle bakıyor: “Tarihte Türkler ile Ruslar çok savaştılar. Ancak Fransa ve Almanya’yı örnek alalım. Onlar da yüzyıllarca birbirleriyle savaştılar, ama şimdi iki ortak ve müttefik olarak bir aradalar…” diyor.