Kişisel meraklarına tutkuyla bağlanan bir insan olamadım hiçbir zaman.
Zaten rahmetli anneannem de en çok böyle “gel-geç gönüllü” olmamdan şikâyet ederdi.
Bu tür insanlara her zaman özenmişimdir aslında.
Bir ilgi alanına yoğunlaşabilen, bir yola girdi mi en sonuna kadar gitmekte ısrar eden, merakını yaşamının önemli bir parçası haline getiren insanlara…
Allah’tan sayıları çok değildir bu tür insanların ve onları gördükçe kıskançlıktan çatlamam da gerekmiyor bu nedenle…
Sayıları azdır ama bugün yaşamımızın bir parçası haline getirdiğimizi fark etmediğimiz birçok şeyle onların sayesinde tanışırız.
Keşiflerin, icatların çoğu bu tür insanların eseridir.
‘Bayrak’ uçurmuşuz
“Balık adam” Mustafa Aydemir böyle birisi. Asıl işi reklamcılık ama o denizlerin altına, deniz altındaki batıklara merak salmış.
Onunla aynı tarihlerde Antalya’nın turunç kokan sokaklarında çocukluğumuzu geçirmişiz.
Antalya gibi o yıllarda gerçekten çok küçük bir kentte nasıl olup da hiç karşılaşmadık bilemiyorum.
Aynı yerlerde “bayrak” (Antalya’da biz çocukken uçurtmaya bayrak denirdi) uçurmuş, Ferrokrom’un atıkları içinde krom parçaları aramış ve bir ihtimal bisiklet yarışı yapmış bile olabiliriz.
Bir Türk Zabiti
Mustafa Aydemir’i, yazdığı bir kitap nedeniyle tanıdım.
Kitabın adı “Ben Bir Türk Zabitiyim”. “Batıktan Çıkan Kahraman: Topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul” diye bir alt başlığı da var kitabın.
İkinci baskısı yapılmış kitaptan daha önce haberim olmamıştı. Geçen hafta bir teknenin güvertesinde tembellik yaparken okuma fırsatı buldum.
Kitap, 1. Dünya Savaşı yıllarında Antalya kıyılarını ablukaya alan Fransız ve İngiliz gemilerine karşı dâhiyane taktiklerle savaşan Topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul’u ve batırdığı gemilerin ilginç öykülerini anlatıyor.
Ancak ben kitabı okurken, paralel kurgulanmış iki ayrı yaşam öyküsüne tanıklık ettiğimi düşündüm.
Vatan sevgisinin ve “balık adamlık” merakının birbirine bağladığı iki yaşamın öyküsü…
Kitabın yazılış öyküsü Mustafa Aydemir’in Ağva açıklarında yaptığı bir dalış sırasında batık bir gemiye rastlamasıyla başlıyor.
Tanışma öyküsü
Batık, 1. Dünya Savaşı’nda Fransız donanmasında görev yapan Paris II gemisi.
Aydemir, bu geminin batışı ile ilgili araştırmalar yaparken yurdumuzun dört bir yanında bir benzerini bulmakta zorlanmayacağımız bir “kahraman”la tanışıyor.
Bütün gerçek kahramanlar gibi mütevazı, vatana karşı görevini yerine getirdikten sonra kendi sakin yaşamına çekilen Topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul’dur bu kişi…
Komutasındaki küçük bir batarya ile İngiliz uçak gemisi Ben My Chree’yi Meis Limanı’nın girişinde, Fransız savaş gemileri Paris II ve Alexandra’yı da Ağva açıklarında batıran Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul…
Özetle yetinmezseniz..
Savaşın çetin şartlarında bile bir subay ve bir centilmen olduğunu unutmayan, insan olmakla savaşçı olmak arasında kendisini kaybetmeyen bir gizli kahraman…
Ve o kahramanın öyküsünün peşinde sağlığını ve işini bile kaybetmeyi göze alarak sonuna kadar gitme kararlılığını gösteren bir başka kahraman; kitabın yazarı…
Başbakan gibi “kitap özetleriyle” yetinmeyenlerdenseniz bu kitabı okumalısınız.
Hamaset edebiyatının tuzaklarına düşmeden bize Topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul’u rahmetle anma fırsatı verdiği için Aydemir’e teşekkür etmeliyim.