Hititler ile Eski Mısırlılar üç bin yıl önce aralarındaki savaşı sona erdirmeye karar verdiklerinde bir anlaşma imzaladılar: Kadeş Antlaşması..
İnsanlık tarihinin ilk yazılı barış antlaşması..
Doğan Yayın Holding’in, “Anadolu’daki Avrupa” toplantılarından biri için Çorum’dayım..
Aradan geçen binlerce yıldan sonra Kadeş Antlaşması’nın taraflarına ne kalmış diye bakıyorum..
Antik Mısır’ın bugünkü başkenti Kahire’ye 2004 yılında 2 milyon 100 bin turist gitmiş.
Aynı yıl Hitit uygarlığının bulunduğu toprakların bugünkü merkezine gelen turist sayısı 15 bin!
Dünyanın en güçlü, en eski ve birbirine çağdaş medeniyetlerinden ikisinin kurulu olduğu topraklar bunlar..
Anitta’nın laneti mi?
Aradaki bu fark nedeniyle kimi sorumlu tutmalıyız?
Anitta’nın lanetine mi bağlamalıyız bu farkı?
Anitta, Hitit medeniyetinin başkenti Hattuşaş’ı ele geçirdiğinde taş üzerinde taş bırakmayacak şekilde yıkılmasını emretmiş. Ve bir de “lanet” bırakmış vasiyet olarak: Bu yıkıntıların üzerine yeni bir şey yapmaya kalkanın başı dertten kurtulmasın!
Gerçekten de öyle olmuş..
Hattuşaş kalıntılarının olduğu höyük Çorum merkezine yarım saat mesafede..
Ve Çorum’un içindeki üç yıldızlı turistik otel de Anitta’nın adını taşıyor!
Hoş bir çelişki..
Anitta, Hattuşaş’ı yakıp yıkmasaydı, o kent bugün de ayakta kalıp Mısır piramitleri kadar turist çekebilir miydi?
Bunu bilebilmemize olanak yok.
Ancak Çorum’daki otel azlığına (beş yıldızlı tek bir otel bile yok), turizm sektöründe çalıştırılacak eğitimli personel eksikliğine bakınca tek suçlunun Anitta olduğunu söylemek ne kadar doğru?
Çorum’daki toplantıda yapılan konuşmaları dinlerken gözüm bir ara duvardaki bir panoya takılıyor.
Sembol aynı ama..
Panoda Çorum Ticaret ve Sanayi Odası’nın amblemi var.. Başkalarını bilmem ama benim için komik bir görüntü oluyor bu.. Oda’nın amblemi çark ve başaktan oluşuyor! 12 Mart sonrasındaki Türkiye İşçi Partisi’nin amblemini hatırlıyorum.. O da “çark-başak” tı.. Aralarındaki tek fark birinin dikey, ötekinin yatay olması..
Bunu anlatıyorum bir işadamına, o da gülüyor benimle..
Aynı sembol ve iki farklı dünya görüşü..
Çorum’un organize sanayi bölgesini gezerken bir başka ilginçliğe rastlıyorum bu kez..
Büyük bir gömlek fabrikası faaliyette Çorum’da.. Bil’s gömlekleri, Ravelli gömlekleri burada yapılıyormuş, üretimin önemli bölümünü ihraç ediyorlar.
Ama ilginçlik şurada ki Çorum’da pamuk yetişmiyor, iplik yapılmıyor, kumaş dokunmuyor…
Memleket sevgisi..
Aynı şeyi Ece Banyo’nun fabrikasında dolaşırken de görüyorsunuz.. Vitrifiye seramik üretiminde Türkiye’nin üçüncü büyük tesisi kurulmuş, ciddi ihracat da yapıyor ama hammadde Çorum’da yok! Dışardan getiriliyor o da…
İşletme teorisi açısından oldukça ilginç bu durumun nedenini soruyorum: “Memleket sevgisi” diye yanıtlıyorlar.
Gerçekten, bu Çorumlunun yaptığını başkasının yapması çok zor!