Genelkurmay Başkanı tarafından yapılan konuşmanın, daha tezkereler TBMM’ye yollanmadan önce Başbakan tarafından yapılması gerekmez miydi?
Evet, demokrasi ile yönetilen ve normal bir ülkede böyle olması gerekirdi.
Yapılan açıklama, Genelkurmay Başkanı’nın kişisel görüşü müdür?
Hayır, değildir.. Sonuç olarak Genelkurmay Başkanı, Başbakan’a bağlı bir devlet memurudur ve yaptığı açıklamanın içeriğini, doğuracağı siyasi sonuçlar nedeniyle önceden Başbakan ile istişare ederek hazırlamış olduğunu varsaymak durumundayız.
Hükümetin, bu açıklamanın içeriğine katıldığını ve zaten kabul edilen birinci tezkere ile kabul edilmeyen ikinci tezkerenin bu görüşler doğrultusunda TBMM’ye gönderildiğini düşünmek zorundayız.
Dışı yeni, içi eski olur
Oysa iki başlı AKP hükümeti, ne resmi Başbakanı’nın ağzından ne de gayri resmi başbakanının ağzından bu netlikte bir açıklama yapmadı. Gerçi Recep Tayyip Erdoğan, tezkerenin görüşülmesi öncesinde değişik televizyonlarda çıktığı bir dizi söyleşide benzer görüşleri dile getirdi ama bu netlikte bir görüş ortaya konamadı.
Şimdi öyle görünüyor ki, Siirt seçimlerinin ardından bu iki başlı görüntü sona erecek ve yeni hükümet yeni bir tezkere hazırlayıp bunu TBMM’ye gönderecek.
Yeni tezkerenin, adı her ne kadar “yeni” de olsa, içeriğinin kabul edilmeyenden çok farklı olmayacağını söylemek için de falcı olmaya gerek yok.
Belki “görüntüyü kurtaracak” bir kaç küçük değişiklik yapılacak ancak tezkerenin temel içeriği değişmeyecek: Türkiye, askerini Kuzey Irak’a gönderecek ve ABD birliklerinin kendi topraklarından geçerek Irak’ta bir askeri operasyon düzenlemesine izin verecek.
Meclis bu kez ‘Evet’ derse
AKP’deki genel havaya bakarak bu yeni tezkerenin TBMM’de kabul edilmesinin çok zor olmadığını da söylemek gerek.
Peki bu iyi bir görüntü olacak mı? Muhalefetteyken, bazı sözcüleri aracılığıyla “demokrasi üzerindeki asker gölgesi”nden şikâyet eden bir partinin yol açtığı duruma bakın:
TBMM önce tezkereyi kabul etmiyor ancak sonradan Genelkurmay Başkanı bir konuşma yapıyor ve Meclis fikrini değiştiriveriyor!
Bu görüntünün Meclis açısından olumlu bir tablo olduğunu söyleyebilir misiniz?
Türkiye’nin bu krizdeki konumunu tarif eden, almak zorunda olduğu kararların gerekçelerini açıklıkla ortaya koyan kişi bir asker değil, politik sorumluluğu olan bir kişi olmalıydı.
Normal şartlar altında bu konuşma Başbakan tarafından yapılmış olmalıydı.