Marcus Aurelius, 161 (MS) yılında Roma İmparatoru oldu. İktidarı 19 yıl sürdü. Bu dönem içinde en önemli askeri başarısı kuzeyden gelen barbar kavimlerini bir dizi savaş sonucunda geri püskürtmeyi başarmış olmasıydı.
Marcus Aurelius’u insanlık tarihi için asıl önemli kılan yönü ise askerliğinden çok filozof yönüydü.
Eski Yunan’da doğan “Stoacılık” akımının önemli bir izleyicisiydi. Askeri seferler sırasında çadırında oturur, “doğru yaşamanın yolunu” arardı. Böyle gecelerde yazdığı özdeyişler, tümü 12 cilt olan “Kendi kendine” isimli bir kitabı dolduracak çokluk ve yetkinlikteydi…
Kadere bakın ki bugün dünyada pek çok kişi Marcus Aurelius’u “Gladyatör” filminde oğlu tarafından öldürülen Roma İmparatoru olarak tanıyor.
Stoacılık, insanın yaşamında evrendeki düzen ve dinginliğe ulaşabileceğini öngören bir felsefe akımı. Fiziksel ve ahlaki evrenin esasen ussal olduğunu kabul eder ve insanın toplumsal olaylar karşısında bir evrensel kimlik olarak etkin roller oynayabileceğine inanır. Her insanın doğal akıl yürütme yöntemiyle iyi bir yaşama ulaşabileceğini varsayar…
Sen de yapabilirsin…
Mark Forstater’in “Marcus Aurelius’un Ruhsal Öğretileri” isimli kitabı Türkçe’de de yayımlandı. (Dharma Yayınları, Çeviren: Nafiz Güder.)
Bu önemli filozof – imparatorun bazı özdeyişlerini bu kitaptan aktarıyorum…
“Bir şeyi yapmak yalnızca sana zor geliyor diye bunun bir insan için olanaksız olduğunu düşünme. Eğer bir şey insan için olanaklıysa ve insan doğasına uygunsa, senin tarafından da yapılabileceğine inan.”
“Birisine bir iyilik yaptığında ne bekliyorsun? Doğru şeyi yaptığından ötürü hoşnut olman ve bu iyiliğin karşılığını beklememen gerekmez mi?”
“İnsanlar birbirleri için yaratılmıştır. Ya onlara doğru yolu göster ya da onlara karşı anlayışlı ol.”
“Birisinin hatasına öfkelendiğinde derhal kendine bak ve kendinin de nasıl hata yaptığını düşün; örneğin iyinin paraya ya da hazza ya da bir parça şöhrete eşdeğer olduğunu düşünmen gibi… Bunun bilincine vardığında, özellikle de seni öfkelendiren kişinin gergin olduğunu ve yapabileceği pek başka bir şey olmadığını ayrımsadığında öfkeni hemen unutursun. Ve eğer bir yolunu bulabilirsen, karşındaki insanın gerginliğini gidermelisin.”
‘Kabahati kimsede arama’
“Eğer birisi yanlış yapıyorsa, ona nazikçe yol göster ve nerede yanlış yaptığını anlat. Eğer bu da onu düzeltmiyorsa kabahati kendinde ara, hatta daha iyisi hiç kimsede arama.”
“Sağlıklı bir göz, görülebilen her şeyi görebilmelidir ve ‘yalnızca iyi olan şeyleri görmek istiyorum’ demez; çünkü bu ancak hastalıklı bir gözün durumudur. Sağlıklı bir kulak ve sağlıklı bir burun, işitilebilecek ve koklanabilecek her şeyi algılamalıdır.”
“Şunu unutma ki, düşünceni değiştirmek ve senin yanlışlarını düzelten birisinin söylediklerine uymak özgürlüğünden ödün vermek anlamına gelmez. Çünkü bu değişiklik, senin iradenle olmuştur, kendi arzuna, değerlendirmene ve anlayışına uygun olarak yapılmıştır.”
“Şunu asla aklından çıkarma, ister üç bin yıl yaşa, ister otuz bin yıl, şu anda sahip olduğundan başka bir yaşamı yitiremezsin ve mevcut yaşamın sona erdikten sonra yeni bir yaşama da sahip olamazsın.”
“Eğer gerçekten sahip olduğumuz biricik şey içinde bulunduğumuz an ise ve sahip olmadığımız bir şeyi yitirmemiz de mümkün olmadığına göre, birisinin elimizden alabileceği tek şey yaşadığımız andır.”