İnönü Stadı’ndaki cinayet, Türkiye’nin her yerinde her zaman işlenebilecek türden bir cinayetti..
Maktulün ve katilin o sırada stadyumda olmalarını sadece tesadüfle açıklayabiliriz.
Aynı cinayet, aynı gerekçeler ve aynı suç aletiyle Bağcılar’daki bir kahvehanede de işlenebilirdi, otogarda da, Taksim Meydanı’nda da..
Magandalık, başkalarının haklarına saygısızlık, güce tapma ve cehalet..
Bu cinayetin asıl nedenleri bunlardır.
Cinayetten hemen sonra, sıcağı sıcağına yapılan yorumların holiganlık çerçevesinde değerlendirilmesini ve bir grup Beşiktaş taraftarıyla özdeşleştirilmesini bu nedenle ‘acelecilik’ olarak yorumluyor ve doğru bulmuyorum.
Ancak bunu söylerken futbol dünyamızın bu tür cinayetlere her zaman açık olduğu gerçeğini de unutmuyorum elbette.
Sözleşmeye aldıran yok
Spor alanlarında şiddetin önlenmesi ile ilgili Avrupa Sözleşmesi, bu konuda neler yapılabileceğini anlatıyor. Türkiye de bu sözleşmenin taraflarından birisi ama başta Federasyon olmak üzere, kulüpler ve devletin emniyet güçleri, sözleşme hükümlerine aldırmıyorlar bile..
Sözleşme, ana hatlarıyla şunların yapılmasını öneriyor:
* Bedava bilet dağıtılmayacak: Bedava bilet dağıtımı, holiganlığın finansmanını sağlıyor ve kulüp yönetimleri kendilerine bağlı çeteler oluşturabilmek için bunu kullanmaya çekinmiyorlar.
Şimdi soralım bakalım: Türkiye’de taraftar gruplarının liderlerine bedava bilet vermeyen kaç kulüp var? Federasyon, bedava bilete karşı ne tür yaptırımlar uyguluyor? Emniyet, kulüp yönetimlerinden aldıkları bedava biletlerin bir bölümünü karaborsada satarak kendilerine bağlı çeteler besleyenlere karşı neler yaptı?
* Ayakta seyirci alınmayacak. Herkes kendine ait bilette yazılı koltuğa oturacak. Seyircilerin oyun sırasında hangi amaçla olursa olsun ayağa kalkmaları önlenecek.
Çünkü ayağa kalkan seyircinin tahriklere daha açık olduğu bilinen bir gerçek. Olay çıkarmaya eğilimli grupların başkalarına ait koltukları işgal ederek bir arada bulunmaları da olaylara zemin yaratıyor.
Şimdi soralım: Federasyon ve kulüp yönetimleri buna uyuyorlar mı? Her statta bu tür “kurtarılmış” bölgeler var. Federasyon, emniyet ve kulüp yönetimleri bunu engellemek için ne yapıyorlar? Ayakta seyirci alan kulüplere karşı Federasyon hangi yaptırımları uyguladı? UEFA, merdivenlerde oturulduğu zaman kulüplere ceza kesiyor, bizim federasyonumuz merdivenleri tümüyle dolu statlara karşı hangi yaptırımları uyguladı?
Türkiye’de spor sahalarında şiddeti ve holiganlığı önlemek için ne yeni bir yasaya ihtiyaç var, ne de Türkiye’ye özel yeni önlemler icat etmeye..
Sözünü ettiğim Avrupa Sözleşmesi, değişik ülkelerin bu konudaki tecrübelerini birleştiren ve bundan evrensel geçerliliği olan sonuçlar çıkaran bir sözleşme..
Üzerine gidilmeli
Bunu kulüp yönetimlerinin kendi istekleriyle, gönüllü olarak uygulamaya başlayacaklarına inanacak kadar da saf değilim.
Birçok kulüp yöneticisi kendisine bağlı çeteler olmasından hoşnut ve bu çeteleri kulüp için iktidar kavgalarında kullanmak işlerine geliyor.
(Aziz Yıldırım ve Özhan Canaydın’ın kendi ağızlarından bu tür çetelere karşı olduklarını duymuşluğum da var, bunu belirtmeliyim.)
Bu durumda görev Futbol Federasyonu’na ve İçişleri Bakanlığı’na düşüyor.
Ciddi yaptırımlarla bu konunun üzerine gidilmediği sürece sonuç alınamayacağını da herkes bilmeli..
İnönü’deki cinayet belki tipik bir holigan cinayeti değil ama benzerlerinin tekrarlanmasını önlemek için holiganizmle mücadele etmek de şart!