Duvardaki dev panoya yazılmış sloganı denizci dostumuz Corto Maltese okusa gözlerini kısar, elini şakağına koyar ve “hmmmmmm” diye bir ses çıkarırdı.
Panoda “Her kadın bir okyanustur” yazılıydı.
Gerçekten de öyledir: Bazen dalgalı, bazen sakin… Genellikle derin. Ama beklenmeyen sığlıkları da var, elinizde iyi bir harita yoksa karaya oturmanız işten bile değildir!.
Bu slogandan yola çıkarak kadınlar üzerine yazılmış bir nutuk atacak değilim.
Slogan, Kadın Girişimciler Derneği’nin (KAGİDER), Milliyet’in insan kaynakları gazetesi Kariyerim sponsorluğuyla yürüttüğü bir projeye ait.
Projenin adı “Su Damlası”. Geleceğin iş dünyasında kadın girişimcilerin de etkin rol oynamalarını sağlamaya yönelik, Türkiye’de kadının toplumsal rolünü geliştirmeyi hedefleyen bu proje, Avrupa Birliği ve İŞKUR tarafından da destekleniyor.
İşe Anadolu’nun yedi kentinde yaşayan, üniversite mezunu ve işsiz 500 kadının seçilmesiyle başlanacak. Bu iller Adana, Ankara, Bursa, Denizli, Gaziantep, İzmir ve Kayseri.
Mutlaka ‘yol’ bulunacak
500 kadınla yapılacak yüz yüze görüşmeler ve değerlendirmeler sonucunda seçilecek 50 kadın, Bilgi Üniversitesi tarafından verilecek özel bir eğitim programından geçirilecek ve illerine dönerek o bölgelerdeki KOBİ’lere insan kaynakları danışmanlığı veren şirketler kuracak. Her şirket kendi ilindeki üniversite öğrencilerine kariyer danışmanlığı yapacak.
Bu kadınların büroları ve kuracakları şirketlerde kullanacakları bilgisayar vb. gibi ofis malzemeleri, bölgelerdeki Ticaret ve Sanayi Odaları tarafından temin edilecek. İllerdeki KOBİ’ler de bu şirketler tarafından geliştirilen projelerin uygulanmasını sağlayacak.
Türkiye’de çalışan nüfusun genel yapısını bilenler için yapılacak işin ilk bakışta “okyanusta bir su damlası” gibi görüleceği açık.
Ama Anibal’in şu sözünü de unutmamak gerek: Ya bir yol bulacağız, ya bir yol açacağız!
‘Ücretsiz aile işçisi’
KAGİDER Başkanı Meltem Kurtsan, çalışan, iş sahibi kadınların içinde yaşadıkları topluma ve hemcinslerine karşı sorumlulukları olduğunu düşünüyor.
Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranları AB ortalamalarının çok altında. AB’de kadınların yüzde 55’i çalışırken, Türkiye’de sadece yüzde 28’i çalışıyor.
Üstelik Türkiye’de çalışan kadınların yüzde 67’si “ücretsiz aile işçisi” konumunda. Daha da vahimi, kadınlar, aynı işte çalışan erkeklerin aldığı ücretin yüzde 40 daha azına çalışıyor.
Avrupa Birliği’ne giden yolda Türk kadınlarının almaları gereken mesafe daha uzun ve bu yolun kısaltılması sorumluluğu da hepimize ait.
Özellikle de Anadolu kentlerinde bir üniversiteyi bitirdikleri halde ne yapacaklarını bilememenin çaresizliği içinde kıvranan birçok genç kadın olduğunun farkındayız.
Milliyet’ten tam destek
Meltem Kurtsan, bir kadın için çalışmanın anlamını şöyle anlatıyor:
“Kadınların karar alma güçlerini artırır, kendi yaşamları hakkında karar alabilmelerini sağlar, başkalarına bağımlılıklarını azaltır, aile ve toplum içindeki saygınlıklarını, siyasal kararlara katılımlarını artırır ve toplumun demokratikleşmesini sağlar, toplumun genel olarak uygarlık ve refah düzeyini yükseltir.”
Kadınlara yönelik şiddetin hâlâ çok yaygın olduğu bir ülkede, bu şiddetle mücadele etmenin önemli bir yolu kadınların çalışma yaşamında daha çok yer almalarını sağlamaktan da geçiyor.
Milliyet olarak bu projeyi gönülden destekliyoruz.
Not: Proje ile ilgili ayrıntılı bilgi için internet üzerinden www.kagider.org adresini ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca pazar günleri Milliyet Kariyerim gazetesinden de bilgi edinebileceksiniz.