Böylesi sanıyorum ilk kez oluyor. Bakın şu son otuz günde İstanbul’da neler yapıldı: Dünya Gazeteler Birliği (WAN) Kongresi, Editörler Forumu, OECD Toplantısı, İslam Konferansı, Sosyalist Enternasyonal toplantısı ve NATO Zirvesi..
WAN Kongresi’ne ve Editörler Forumu’na katılan gazetecilerin sayısı 1300’den biraz fazlaydı. NATO Zirvesi nedeniyle de aşağı yukarı bir o kadar gazeteci ve televizyoncu İstanbul sokaklarını görme olanağı buldu.
Şurası kesin ki İstanbul, bir kent için birinin bile çok ağır yük getireceği altı dev organizasyonu sadece otuz gün içinde gerçekleştirdi.
Buna burun kıvıracak olanlar olabilir. Ziyanı yok, muhalefet her yerde olmalı.
Ama şunun da hakkını vermek gerek: Bu toplantılar için gerekli tüm düzenlemeler bu şehrin insanlarınca yapıldı. Mihmandarlar, otobüs şoförleri, emniyet güçleri, tercümanlar, aşçılar, garsonlar, her düzeydeki otel görevlileri, havaalanı personeli, satıcılar, dükkân sahipleri, müzisyenler, balerinler, halk oyuncuları ve aklınıza gelebilecek hemen her meslekten on binlerce kişi..
Bu, ‘gücün’ göstergesi
Ben bu toplantıların ikisinin her anını ev sahibi olan Milliyet adına bizzat içinden yaşadım. NATO Zirvesi’nin ise “sivillere açık” bütün organizasyonlarında bulundum.
Hiçbirinde bir misafirin şikâyetçi olduğuna, organizasyon bozukluğundan yakındığına, başına kötü bir şey geldiğine de tanık olmadım.
NATO Zirvesi’nde özel güvenlik önlemleri de alınmıştı ama ötekiler bu şehrin doğal güvenli ortamında yapıldı ve gazeteciler gibi her deliğe burnunu sokmayı marifet bilenler de dahil olmak üzere kimsenin burnu kanamadı..
Bunun nasıl büyük bir güç olduğunda sanırım hem fikir olmalıyız. Türkiye gibi sıkıntıları olan bir ülkenin kendine ve kendi gücüne güvenmesi gerektiğini gösteren gerçekten büyük bir deneyim yaşadık.
Kamu görevlilerini bu köşede sıkça eleştirdiğim oluyor. Bu kez haklarını teslim etmeliyim: İstanbul Valisi, Emniyet Müdürü, Belediye Başkanı sırf bu başarı nedeniyle kutlanmayı hak ediyor.
Emniyet güçlerine özel bir yer ayırmam gerek: Yasal gösterilerde kimseye müdahale edilmedi, kimsenin canı yanmadı, demokratik hakların sonuna kadar kullanılabildiği bir gösteri yapıldı..
Eylemler ‘işe yaradı’
Yasadışı gösterilerde polis ile göstericilerin çatıştıklarına, hoş olmayan görüntülerin yaşandığına da tanık olduk. Ama bunlar, örneğin Cenova’daki G – 8 toplantısındaki kadar büyük ve insan canına mal olan şiddete dönüşmedi.
Başbakan, hatırlarsınız, NATO toplantısı öncesi muhalif grupları uyarmıştı. “Bu çabalar boşuna, bir sonuç elde edemezsiniz” gibi..
Başbakan’ın yanıldığını NATO toplantısı biterken bizzat Dışişleri Bakanı açıkladı. NATO ve ABD karşıtı gösterilerin, Irak’ta rehin alınan Türklerin canını kurtarmak gibi bir faydası olduğunu söyledi. Sadece bu bile Türkiye’de demokratik muhalefetten korkanların, korkularında ne kadar haksız olduklarını gösteriyor..
NATO toplantısı nedeniyle alınan aşırı güvenlik önlemlerinden bazen şikâyet de ettik. Kimimiz işyerini kapattı, kimimiz evine bile saatlerce yürüyerek gitmek zorunda kaldı. İstanbul halkının iyi niyetli katılımı olmasaydı, hiç kuşku yok bütün bu güvenlik tedbirlerinin uygulanmasında büyük zorluklar yaşanacaktı.
Ama sonunda kazanan da İstanbul oldu. Kentimize gelen yabancılar iyi duygularla evlerine döndüler ve eminim ki bunun sonuçlarını çok yakında teker teker almaya başlayacağız.
Sınavı başarıyla geçtik
NATO Zirvesi’nin bittiği gece Laila ve Reina’da üç ülkenin Cumhurbaşkanı’na, sayısını hatırlayamadığım kadar da Savunma ve Dışişleri Bakanı’na rastladım.
İstanbul’un dinlenmek ve eğlenmek için de önemli bir merkez olduğunu kendi gözleriyle gördüler.
Yıllardır İstanbul’un sahip olduğu bunca değere rağmen neden turist çekmek konusunda sıkıntı yaşadığından yakınır dururuz. Bu tür toplantılar arttıkça İstanbul’un hak ettiği turisti çekebilecek bir tanıtımı kendiliğinden yaptığına da tanık olacağız.
İstanbul halkı iyi bir sınav verdi.. Hepimize geçmiş olsun..