Denktaş Türkiye'nin yolunu tıkadı
Kıbrıslı Rumların tek bir amacı vardı: Avrupa Birliği’ne tek başlarına girmek. Kuzey Kıbrıs’taki “fiili durumun”, bir “işgal” olduğunu tescil ettirmek. Türkiye’nin AB üyeliğini, Kıbrıs’ta “teslim olmaya” bağlamak.
Rauf Denktaş ve destekçilerinin bu planı görmemiş olduklarını düşünmek için çok saf olmak gerek.
Bunu biliyorlardı ve değiştirmek için de hiçbir şey yapmadılar. Hatta, tam tersine bu tablonun gerçekleşmesi için ellerinden ne geliyorsa artlarına koymadılar.
Oysa yine biliniyordu ki Kıbrıs’ın yeni Rum yönetimi de Annan Planı’na karşıydı ve Kıbrıs’ın güneyinde yapılacak bir referandumda bu plan reddedilecekti.
Denktaş, Rumların uzlaşmaya niyetli olmadıklarını tüm dünyaya ve AB’ye bir kez daha gösterme olanağını elinin tersiyle itti ve masadan kalktı.
Bu tablonun, Türkiye’yi AB dışında tutacak bir büyük oyunun parçası olduğuna inanıyorum.
Kıbrıslıların iki seçeneği
Türkiye’deki AB aleyhtarları, kamuoyundaki AB yanlısı rüzgâra hiçbir zaman açıkça karşı çıkamayacaklarını biliyorlardı. Ve Denktaş’ın bilinçli hareketleriyle bu “tehlikeyi” belirsiz bir süre için bertaraf etmiş oldular.
Şimdi olacak olan şudur: Güney Kıbrıs, tek başına AB üyesi olacak. Adanın kuzeyini eskisinden daha kötü bir tecrit dönemi bekliyor. Kıbrıs’ta, Türklerin de haklarını koruyacak bir yeni birlik anlaşmasının gündeme gelme olasılığı dahi yok. Kıbrıslı Türklerin artık iki seçeneği var: Tecrit edilmeye razı olup Türkiye’den gelecek yardımlarla ayakta kalmaya çalışmak, ya da bir gün AB’nin bir parçası olmak için 1960’ta kurulmuş Kıbrıs Cumhuriyeti çatısı altına girmek.. Bugün Annan Planı’nı beğenmeyenlerin, o kaçınılmaz gün geldiğinde neler söyleyeceklerini çok merak ediyorum.
AB’nin vizyonu yok
Kıbrıs müzakerelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanmasının ardından AB Komisyonu tarafından ortaya konulan görüşler, Avrupa Birliği’nin uluslararası politika konularında ne kadar çapsız ve vizyonsuz olduğunun bir kez daha ortaya çıkmasını da sağladı.
Balkanlar’da yüz binlerce masum insanın ölümüyle sonuçlanan büyük fiyaskonun ardında da özellikle Almanya’dan kaynaklanan böyle bir vizyonsuzluk vardı. Türkiye’nin AB dışına ve ABD’nin kucağına itilmesine varacak son açıklamalarda da aynı çapsızlık rol oynadı.
AB, Kıbrıs gibi karmaşık ve çözülmesi zor bir sorunu kendi içine almakla kalmadı, bir de Türkiye’yi AB topraklarını işgalcilikle suçlayarak yeni bir uluslararası krizin tohumlarını da Doğu Akdeniz’e ekmiş oldu.
Nasıl bir bela biçeceklerini şu ana kadar düşünmediklerine de eminim.