MİLLİYET

Yargı kirlenirse onu kim temizleyecek?

 Önce kamuoyunda “Neşter Operasyonu” olarak bilinen bir soruşturmanın nasıl yürütüldüğünü hatırlayalım:
Eski DGM Savcısı Ömer Süha Aldan, SSK’daki yolsuzluklara ilişkin Neşter soruşturmasını yürütürken, bazı zanlıların telefonlarını takibe aldırdı.

Soruşturma kapsamında dinlenen telefonlara ilişkin kayıtlarda Yargıtay mensuplarıyla, hâkim ve savcıların da izlerine rastlanılması üzerine, Yargıtay üyeleri hakkındaki dosyalar Yargıtay Başkanlığı’na, hâkimler ve savcılar hakkındaki dosyalar Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu’na gönderildi.
Yargıtay Başkanlık Divanı, 9 Yargıtay üyesi için soruşturma izni verdi.
Yaklaşık 6 ay süren soruşturma sonunda, Yargıtay’ın muhakkik üye olarak atadığı 10. Ceza Dairesi Başkanı Şener Güngör iki Yargıtay üyesi hakkında dava açılmasını istedi. Güngör, iki Yargıtay üyesi için de Başkanlık Divanı’nın takdirine göre dava açılabileceğini kaydetti.
Yasadışı deliller!
Yargıtay Başkanlık Divanı, telefon kayıtlarında izine rastlanan Yargıtay üyeleri için herhangi bir telefon dinleme kararı bulunmadığını, bu nedenle, üyelerle ilgili dinlemelerin yasadışı delil niteliğinde bulunduğunu, deliller yasal sayılsaydı bile üyelerin suçlanacak bir eyleminin bulunmadığını ifade ederek 9 üye hakkında da dava açılmasına yer olmadığına karar verdi.
Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu da 32 hâkim – savcı hakkındaki soruşturmayı tamamladı. Kurul, 32 yargı mensubundan 11’ine disiplin cezası verilmesini isterken, bunlardan dördünün görev yerinin değiştirilmesini talep etti. Kurul, hâkim ve savcılar hakkında “ihraç” isteminde ise bulunmadı.
Yerlerinin değiştirilmesi istenen yargı mensuplarından ikisinin Turkcell ile Türk Telekom arasındaki davada görev yaptıkları öğrenildi. Yargı mensuplarından birinin Ankara İdare Mahkemesi’nde, diğerinin ise Fikri ve Sinai Haklar Mahkemesi’nde hâkim olarak görev yaptıkları bildirildi.
Müfettişlerin hazırladığı yaklaşık 230 sayfalık rapor, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne gönderildi. Rapor, burada incelendikten sonra Adalet Bakanı’nın onayı ile HSYK’ya gönderilecek. HSYK, suçlamaları yerinde bulursa, rapordaki istemlere bağlı kalmaksızın, hâkim ve savcılara, “uyarı”, “kınama”, “yer değiştirme” ve “meslekten ihraç” cezalarını verebilecek. HSYK, hâkim ve savcılara ceza vermeme hakkına da sahip.
Savcı Ömer Süha Aldan’ın haklarında dava açtığı 19 kişinin yargılanmasına ise 20 Ağustos’ta başlanacak. Aldan, sanıkları, aralarında, Kayıp Trilyon, Turkcel – Türk Telekom arasındaki “roaming”, Samsun’daki Mobil Santral, Pamukbank’ın Danıştay’daki davasının da bulunduğu yedi ayrı davayı etkilemeye çalışmakla suçladı.
Bir fırsat kaçıyor
Türkiye’de yüksek yargı organı mensuplarını da içine alan bir soruşturmada varılan nokta bu: Siviller yargılanacaklar, suçsuz bulunurlarsa aklanacaklar, suçlu bulunurlarsa ceza alacaklar.
Yargı mensuplarına ise böyle bir hak tanınmayacak. Suçsuzluklarını bağımsız yargı önünde kanıtlama hakları ellerinden alınmış bulunuyor.
Müfettişlerin “kusurlu” bulduğu yargı mensupları ise “yer değiştirme” ve bazı “disiplin cezaları” ile cezalandırılacaklar. Belki de hiç ceza almayacaklar.
Yargının kendi kendini temizleme olanağı da böylece geçiştirilmiş olacak.
En başından beri bu olayın örtbas edileceğini savunanlar bir kez daha haklı çıkacaklar.
Bundan da en büyük zararı üzerine gölge düşürülen adalet mekanizmamız görecek.