Anayasa'yı ihlale tam teşebbüs
Başbakan Bülent Ecevit dün milletvekillerinin kıyak emekliliği ile ilgili olarak gazetecilerin sorduğu soruya şu yanıtı verdi: “Artık yürürlüğe girdi. Ben olup butikten sonra haber aldım, başka bir şey eklemek istemiyorum.”
FP Genel Başkanı Recai Kutan da, “Teklifi henüz incelemedim. Yorum yapmak istemiyorum” dedi.
FP Grup Başkanvekili Bülent Arınç da (Doğrusu bu Meclis’te böyle bir sözü en son söyleyecek milletvekilinin Arınç olacağını tahmin ederdim.), “Bir milletvekili bir haber spikeri kadar, bir şirketin pazarlama müdürü kadar maaş alamıyor” dedi.
Hatırlayacaksınız DYP Genel Başkanı Tansu Çiller de önceki gün, “Hele bir Meclis’e gelsin, bakarız” anlamına gelen sözler söylemişti.
Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçeli’nin kıyak emeklilik konusunda neler diyeceklerini de merakla bekliyoruz.
Başbakan’a hatırlatmak isterim ki ‘artık yürürlüğe giren’ herhangi bir şey yok. Aynı şekilde ‘olup biten’ herhangi bir şey de yok. Şu anda TBMM’de ‘Anayasa’yı ihlale tam teşebbüs’ durumu var ve iktidar sahipleri isterlerse Anayasa’ya aykırılığı sekiz kere kanıtlanmış bir yasanın çıkmasını önleyebilirler.
Recai Bey’in ifadesinden bu ahlaksız teklife pek de karşı olmadığı sonucunu çıkarıyorum. Grup Başkanvekili Arınç’ın sözleri de bu kanaatimi güçlendiriyor: FP kıyak emeklilik konusunda kıvırtıyor.
Arınç’a hatırlatmak isterim ki özel sektör çalışanlarının ne kadar maaş aldıkları sadece o maaşı ödeyen patronları ilgilendirir. Patron hesabını yapar ve ödeyebileceği rakamı öder. Bizim fakir bir millet olarak milletvekillerimize ödeyebileceğimiz bu kadar. Beğenmeyen basar istifayı, becerebiliyorsa bir şirkette pazarlama müdürü veya haber spikeri olur. Ayrıca maaş hesabına şunları da eklemeleri yerinde olur: Yakınlarıyla birlikte yurtdışı tedavi dahil bütün sağlık harcamaları, indirimli telefon ve ulaştırma hizmetleri, lüks lojman, kamu kuruluşlarının misafirhane ve tatil imkânlarından ucuza yararlanma olanağı, neredeyse TBMM’nin yarısına makam otomobili, benzini, şoförü vs..
Şu anda Türkiye’nin Meclis’i varlık sebebini ve yasama gücünü aldığı Anayasa’yı ihlale yönelmiş bulunuyor. Anayasa’yı bilerek ihlal edenlere ne yapılacağı ceza yasamızda yazılı. Yasama dokunulmazlığı Anayasa’yı ihlal hakkını kimseye vermiyor, bu hatırlanmalı. Hukukun üstünlüğünü koruyacaklarına yemin eden milletvekillerinden bu yeminlerine sadık kalmalarını ve sekiz kere verilmiş yüksek yargı kararını yok saymamalarını beklemek en doğal hakkımız.
Öte yandan aynı şeyi Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’den beklemek hakkına da sahibiz. Cumhurbaşkanımız, yeminini hatırlamalı ve sekiz kere Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş bir yasa, karşısına hangi kılıkla gelmiş olursa olsun veto hakkını kullanmalı. Meclis’in cumhurbaşkanlığı seçimini bu konuda bir ‘şantaj malzemesi’ gibi kullanmasına göz yummamak
Arkadaşlarımızın anlattıklarına göre ‘kıyak emeklilik’ Bütçe Plan Komisyonu’nda görüşülürken uyanık bir milletvekili bu haklardan bir yolunu bulun basın mensuplarını da yararlandırmayı teklif etmiş.
Amacın ne olduğu açık: Onlara da bir parmak bal çalarsak seslerini keser, otururlar. Ama belli ki yolu bulamamışlar. Bulabilmiş olsalardı da bir şey değişmezdi. Böyle bir rüşvetle ne Anayasa Mahkemesi ve yüksek yargı üyelerini satın alabilirler ne de gazetecileri.
Zaten onlar da bunu biliyor olmalılar ki çok bilinen bir başka yöntemi deniyorlar: Basına sansür..
Yeni sansür tasarısına göre TBMM’yi ‘yıpratıcı’ yayın yapanlara ağır cezalar getirilecek. Bu da boşuna çaba.. Birincisi, TBMM’yi böyle ahlaksız tekliflerle yıpratanlar biz değiliz.. İkincisi, biz ne ceza tehditleri gördük.. Bununla da bizi korkutup susturabileceklerini zannetmesinler. Susmayacağız. TBMM’nin itibarını içindeki milletvekillerine rağmen, ceza tehditlerine rağmen korumaya devam edeceğiz. Hodri meydan!