Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Gökyüzünü görmek için deprem mi gerek?

 Osman Ulagay, ‘Aklınla Uçur Beni’ isimli kitabında seyrettiği bir modern operadan söz ediyor. Ulagay’dan okuyalım:

“Tavana bakıyordum ve birden gökyüzünü gördüm.”

“Sahnedeki yedi genç, Los Angeles depreminin, yaşamlarını ve dünyaya bakışlarını nasıl değiştirdiğini bu sözlerle anlatıyordu. Deprem ufuklarını sınırlayan tavanı yıkmış ve gökyüzünü göstermişti onlara…”

Susurluk’taki ünlü trafik kazasının üzerinden tam dört hafta geçti. Var olduğunu hep bildiğimiz, ama mevcudiyetini bir türlü göremediğimiz çetenin ortaya çıkışının dördüncü haftası.

Tıpkı, John Adams’a gökyüzünü görmesi için bir fırsat veren deprem gibi.

Tam dört haftadır Türkiye Susurluk kazasıyla ortalığa serilen çetenin yaptıklarını anlamaya çalışıyor.

İlk bakışta çok fazla yol almış gibi de görünmüyoruz. Ama öyle değil.

Bir yandan yargı kuruluşları, diğer yandan da muhalefet, çetenin sırlarını çözmeye çalışıyor.

Çetenin yaptıklarının ortaya dökülmesinden rahatsız olanların kimler olduğuna bakıp, çetenin arkasındaki siyasi gücün de kimler olduğunu bulabilirsiniz.

İşte Tansu Çiller. Başından beri çete ile ilgili soruşturmayı saptırmaya, yönünü çevirmeye uğraşıyor.

Dün bir toplantıda sarf ettiği sözleri gazetemizde okuyacaksınız.

Çiller, çetenin üzerine gidilmesini istemiyor. Çetenin PKK ve ASALA’ya karşı yaptığı ‘kahramanlıkları’ ön plana çıkarıp, Türkiye’de hukukun egemen olmasını isteyenleri, “PKK ve ASALA’ya arka çıkmakla” suçluyor.

İsmet Berkan, hafta içindeki bir yazısında Abdullah Çatlı’nın ASALA operasyonunda kullanılmadığını yazdı. ASALA operasyonunun tamamen devletin resmi örgütlerinin içinde ve resmi görevlilerce yürütüldüğünü tespit etti.

Ortada kahramanlığından söz edilmesi gereken bir kişi varsa o Çatlı değil. Adını ve kim olduğunu muhtemelen Çiller’in de gayet iyi bildiği bir devlet görevlisi.

Çiller’in bu kadar telaşlanmasının sizce ne gibi bir sebebi olabilir?

Acaba, devlet içinde kendisine bağlı bir gizli örgüt kurduğunun her gün biraz daha açığa çıkmasından mı rahatsız? Onun için mi katliam sorumlularını ‘kahraman’ mertebesine yüceltiyor.

Radikal başta olmak üzere Türk basını Susurluk olayında iyi bir sınav verdi. Şu anda kamuoyu, Susurluk olayı ile ilgili olarak ne biliyorsa hepsi bizzat gazeteciler tarafından ortaya çıkarılan gerçeklerdir.

Daha fazlasını görebilmemiz için acaba sıkı bir deprem mi gerekli?