Bir arkadaşımın ofisindeki panoda şu söz asılıydı: Too many woman, so little time! ‘Kadın çok, vakit yok’ gibi bir anlamı var bu sözün.
Gerçekten de erkekler açısından bakıldığında, dünya ölçeğindeki büyük haremden gönlünüze göre seçip çıkarabileceğiniz binlerce, on binlerce kadın var gibidir.
Normal bir erkek karşılaştığı her kadından hoşlanabilir. Yoldan geçen herhangi bir kız bile bir erkeğin duyarlılığına hitap edebilir. Ortega, bu duyarlılığın, erkeğin kadına doğru harekete geçmesine yol açtığını söylüyor. Ortega’dan okuyoruz:
“Bir erkek üzerinde her kadının yaptığı çekme etkisi; kişiliğimizin derindeki özüne içgüdüsel bir çağrı niteliği taşıyan bu etki, çoğu zaman bir tepki yaratmaz ya da olumsuz bir tepki yaratır. Çeperlerimizde çekim yaratan şeye duyduğumuz bu ilgi, kişisel özümüzden gelen bir patlama şeklinde ortaya çıksaydı, bu tepki olumlu olurdu. Özetlersek: Çekilmeyiz, ilgileniriz. Sürüklenerek götürülme, gönüllü gitmekten ne kadar farklıysa, bunların birincisi de ikincisinden o kadar farklıdır. İşte bu ilgi, sevgidir.
Bu ilgi, yaşanan sayısız çekilmeleri etkiler ve bu çekilmelerin çoğunu eleyerek bir tanesi üzerine yoğunlaşmayı sağlar. Erkeğin ya da kadının birbirlerine duydukları gerçek sevginin hiçbir cinsel yanı olmadığını söylemek bir saçmalıksa, sevginin cinsellikle eşitlenebileceğine inanmak başka bir saçmalıktır.”
Erkeği, başka kadınların cinsel çekimlerine karşı koruyan güç, belli bir kadına aşkla bağlı olmasıdır.
Kadına ‘cinsel ihtiyaçları karşılamaya yarayan bir obje’ olarak bakan bizim Müslüm Gündüz gibi tiplerin birden fazla kadın almaya neden hevesli olduğunu da sanıyorum artık anlamışsınızdır. Çünkü onların hayatında sevgiye yer yoktur.
Bugünlerde radyolarda Fuggees’in yeni yorumuyla sıkça dinlediğimiz Bob Marley’in artık klasikleşen şarkısı ‘No woman, no cry’ (Kadın yok, gözyaşı yok) da aslında kadınsız bir dünyanın özlemi değil, sevilen tek bir kadını kaybetmenin bir erkeğin hayatında yol açabileceği yıkımlara işaret eder.
Beyni normal çalışan bir erkek için de bir kadını cinsel olarak ‘fethetmek’ değil, onu keşfetmek önemlidir. Bir kadını keşif süreci ise aşık olma süreci ile tam tamına çakışır. Bu yüzden erkeklerin ‘bir gecelik ilişkiler’ kurdukları kadınlara olan yaklaşımları ile ‘hayatlarının kadınlarına’ yaklaşımları arasında da ciddi farklılıklar vardır.
‘Kolay kadınlar’ (lütfen bunu tırnak içinde yazdığıma dikkat ediniz) söyleminin, erkeğe çabuk teslim olan kadını niteleyen bir aşağılama değil, tam tersine ‘aşkı ve sevilen tek bir kadını yüceltme’ye yönelik olduğunu da akılda tutmak gerekir.
Müslüm Bey gibilerin birden fazla kadınla cinsel ilişki kurma özlemleriyle yarattıkları ‘4 karı efsanesi’ bu yüzden tüm erkekler için geçerli olabilecek bir önerme değildir.