RADİKAL

Radikal, promosyon, özeleştiri

 Birgün uzaydan birtakım yaratıklar gelse ve bu bizim Türkiye’nin nasıl bir memleket olduğunu anlamak için medyaya bakmak zorunda kalsalar hakkımızda ne düşünürlerdi acaba?

Gazetelere bakarak fikir sahibi olmaya çalışanlar bence şöyle derlerdi: Bu Türkler akıllarını, fikirlerini politikayla bozmuşlar. Her gün gazetelerin birinci sayfaları politikacılarla dolu. Köşe yazarlarının çoğu akıllarını politikacıların yaptıkları, söyledikleriyle bozmuş.

Radyoları dinleyerek Türkiye’yi tanımaya çalışanlar da şöyle bir ülke tarif ederlerdi: Türklerin hayatta en çok önem verdikleri şey aşk. Bütün şarkılar çekilen aşk acılarını ve aşkın insan hayatındaki önemini anlatıyor. Dinleyiciler telefon sohbetlerinde hep aşktan, sevgiden, saygıdan söz ediyorlar. Türk demek etrafına saygılı, herkesi ayrım gözetmeden seven, âşık insan demektir!

Televizyon izleyenler ise Türkiye’yi iki kelimelik bir tek cümleyle anlatabilirlerdi: Az sonra!

Radikal’in yayım hazırlıklarını sürdürürken medyanın bu genel görüntüsünün dışına çıkabilmeyi, alışılmış ve sıradan olandan farklı olabilmeyi hedeflemiştik. Gazetenin isminin Radikal olarak seçilmesi de bu özlemi ifade ediyordu.

Şimdi aradan 105 gün geçti. Bir gazetenin ömrü açısından bakıldığında gazetemizi üç buçuk aylık bir bebekle kıyaslayabiliriz. Ama Radikal’in üç buçuk aylık bir bebekten beklenmeyen işleri başardığını artık iftiharla söyleyebiliyoruz.

Radikal güçlü kadrosu ve habercilikle ilgili olarak hiçbir zaman eksilmeyen hırsıyla Türk basınında kendisine çok saygın bir yer edindi. Üç buçuk aylık bir gazetenin hiçbir zaman başaramayacağı bir etkinlik ve güven yarattı.

Bazı rakiplerimiz gazetenin haber demek olduğunu unutup ajans bültenleriyle yetinirken, Radikal her gün özel bir şeyler bulmak, bilinmeyene ulaşmak çabasını sürdürmekte ısrar etti.

Üç buçuk aylık Radikal koleksiyonlarına bir göz atmak, Radikal’in Türkiye gündemini nasıl etkilediğini görmeye yetecektir.

Radikal’in ilk günü yazdığım yazıda bir söz vermiştim: Radikal başkalarının ulaşamayacağı haberlere ulaşacak, kimsenin yazmaya cesaret edemediği gerçekleri yazacak!

Şimdi bu sözü tutmuş olmanın verdiği gönül rahatlığı içindeyim.

Radikal’in hiçbir zaman promosyon yapmayacağını da o ilk yazımda özellikle vurgulamıştım.

İki gündür telefonla konuştuğum bazı okuyucularım bu sözü tutmadığımı, Radikal’in de promosyon yapmaya başladığını söylediler ve beni özeleştiriye davet ettiler.

Türk basın piyasasının kendine çok özgü koşulları var. Bazen rakiplerin yaptığı bazı şeyleri, sırf ayakta kalabilmek için onaylamasanız da yapmak zorunda kalabiliyorsunuz. Promosyon da bunlardan biri.

Ancak hemen belirtmeliyim ki bir süredir Radikal ile birlikte okuyucularımıza vermekte olduğumuz kitapları bir promosyon olarak görmüyorum. Bunlar, Türk demokrasisi için son derece önemli günler yaşadığımız şu günlerde Radikal’in sesini daha geniş kitlelere ulaştırma amacını taşıyor.

Radikal ile bugüne kadar şu veya bu nedenle tanışmamış okuyucuya, Radikal’i tanıtma, bu kaliteli gazeteyi deneme fırsatı verme amacını taşıyor.

Şu anda Hakkı Devrim yönetiminde hazırlıklarını sürdürdüğümüz yeni ürünlerle de Radikal’in adına gerçekten yaraşır işler yapacağız.

Bunu yaparken de diğer gazeteler gjbi esas işimizi asla ihmal etmeyeceğiz. Okuyucularımıza her zamankinden daha dolu ve daha kaliteli bir gazeteyi ulaştırmak hâlâ temel hedefimiz.

Radikal’in sadece yayıncılık anlayışı ile değil, pazarlama politikalarıyla da diğer
gazetelerden farklı olduğunu göreceksiniz. Sizlere burada bir kez daha söz veriyorum.