Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

 Son yıllarda bu işe iyice alıştık. Ne zaman hükümetin geleceği ile ilgili bir oylama yapılacak olsa Ankara’da transfer dedikoduları alıp başını gidiyor.

Koalisyon ortağı partiler, Hükümete güvenoyu vermeyecek her milletvekiline karşılık bir milletvekili transfer edeceklerini büyük bir açıklık ve samimiyetle ifade ediyorlar.

Milletvekili transferi için konuşulan rakamlar en iyi futbolcunun bile gözünün kıskançlıkla büyümesine yol açacak kadar da yüksek.

Milletvekili transferi için böylesi paraların gözden çıkarılıyor olması hükümette kalmanın bazı kişilere ne kadar büyük avantalar sağladığını gösteriyor.

Büyük paralarla parti değiştiren milletvekillerinin normal şartlar altında seçmenin karşısına bir daha çıkmaya yüzü olmamalı.

Ama seçmen korkusu yalnızca normal demokrasilerde geçerli olabilecek bir şey. Bugünkü Meclis’teki milletvekilleri koltuklarını kendi seçim bölgelerindeki halka değil, partilerin liderlerine borçlular.

Eskiden ön seçimde partisinin delegelerine karşı sorumluluk duyan milletvekilleri, ön seçimin yerini merkez yoklaması aldığından beri bu yükten de kurtuldular. Onların seçmeni artık partilerin liderleri.

Listelerde seçilmeyi garanti yapan yerlerden birini almanın yolu liderin gözüne girmek, onun isteklerini yerine getirmek.

Bu yüzden bir başka partinin liderinin gözüne girecek hareketler yapmak da bir dahaki seçim için bir tür ‘garanti’ sağlıyor.

Cebine biraz para konulan, seçilme garantisi verilen ve kendi yakın çevresinden birkaç kişi için tayin hakkı alan milletvekilinin parti değiştirmesi de son derece kolay oluyor.

Parlamenter sistemi işleten şeylerden biri de parti disiplini. Parti disiplinini sağlayan şey ise tek tek -milletvekillerinin kendi seçim bölgelerindeki parti delegelerine ve partili halka karşı duydukları sorumluluk. Parti disiplini parayla ya da koltuk garantisiyle alınıp satılan bir şey haline gelince parlamenter sistemin köküne de dinamit konmuş oluyor.

Sorun her geçen gün biraz daha bir sistem ve rejim sorununa dönüşüyor. Bir Kurucu Meclis’in gelerek mevcut anayasal düzendeki aksadıkları tamir etmesinin ve yeni bir anayasal düzenin temellerini atmasının şartları giderek olgunlaşıyor.

Artık herkes aklını başına toplamalı ve dışarıdan bir müdahaleye gerek kalmadan sistemin kendi kendisini onarabileceği, Türkiye’nin bugünkü şartlarına uygun bir anayasal düzeni şekillendirebileceği gösterilmeli.

Zaman hepimiz için giderek daralıyor.