Halkı kin ve düşmanlığa tahrik
Cumhuriyet Savcılarının son yıllarda en çok sevdiği kanun Türk Ceza Kanunu’nun 216. Maddesi.
Bu madde “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama” suçunu düzenliyor.
Savcılarımız TCK 216’yı o kadar çok seviyor ki şarkıcı Gülşen‘den tutun da gazeteci Can Ataklı‘ya, kompozitör Fazıl Say‘a kadar onlarca kişi bu madde kullanılarak ceza ile tehdit edildi, tutuklanıp hapse atılanlar da oldu.
Kanunun bu maddesinin savcılar tarafından muhalif yönleri öne çıkan ya da AKP çizgisine aykırı duran kişileri ve genel olarak muhalefeti sindirmek için kullandığının çok örneği var.
Ancak bu suçu açıkça işlediği halde takibata uğramayanlar da var ve tahmin edebileceğiniz gibi onlar AKP destekçileri.
Örneğin geçtiğimiz hafta “doktor süsü verilmiş” bir güruh Or Hayim Balat Musevi Hastanesi önünde Filistin’deki İsrail etnik temizliğini protesto etmek için kanlı önlükler giyerek bir protesto gösterisi düzenlediler.
Bu hastane 1898 yılında Abdülhamit’in fermanıyla kuruldu ve o günden beri din ayrımı gözetmeden hasta tedavi ediyor. Şu anda da bu hastaneden en çok yararlananlar yoksul Müslümanlar.
Hastane, büyük ölçüde Türk Yahudilerin bağışlarıyla ayakta duruyor.
Ve hekim olduklarını iddia eden birtakım tipler, bu hastanenin önünde İsrail’i protesto ediyorlar!
İsrail hükümetini protesto etmek için, bir Türk kurumunun önünde, içinde Türk doktorların, hemşirelerin, sağlık personelinin çalıştığı, Türkleri tedavi eden bir kurumu seçmenin bir tek açıklaması var: Bunu Yahudi düşmanlıkları nedeniyle yapıyorlar.
T.C.’nin bir kurumunu ve T.C. vatandaşlarından oluşan bir cemaati, vatandaşların diğer bir bölümüne hedef gösteriyorlar.
O günden beri takip ettim, elindeki TCK’nın 216. Maddesiyle aydınları, sanatçıları sıkça tehdit eden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının kılı kıpırdamadı.
Bu tek bir örnek değil.
Atv’de Erkan Tan diye bir tip var. 23 Kasım günü yaptığı programda söylediklerine bakın:
“İsrail azgın lanetlenmiş bir kavmin ismi devlet olan terör örgütüdür. Bunlar ancak savaştan ve dayaktan anlarlar. Şehit ettikleri Müslümanlar kadar Yahudi ölmedikçe, yakıp yıktıkları bombaladıkları Müslümanların, Filistinlilerin evleri kadar Yahudilerin evleri yakılıp yıkılmadıkça bunlar durdurulamazlar.”
Dindar Yahudilerin, İsrail’in Filistin’deki etnik temizlik operasyonuna karşı çıkanlar arasında ön sıralarda olduğu gerçeği bir yana.
Bu sözler açıkça ve net bir şekilde Yahudileri hedef gösteriyor, Yahudilere yönelik aşağılayıcı ifadeler kullanıyor. Savcı kafasını çeviriyor, RTÜK kör ve sağır numarası yapıyor.
Erdoğan hükümetinin aklını başına alması lazım.
Bu ülkenin vatandaşlarının bir bölümünü dini inançları nedeniyle ötekileştirmenin ve hedef göstermenin yaratabileceği sonuçlardan ülkeyi yönetenler sorumludur.
Bu tür tahriklerin neye yol açabileceğini idrak etmeleri için yeni bir 6–7 Eylül yaşanması mı gerekiyor?
——————–
Barbarlık ve Vandalizm tam olarak budur!
TRT, soprano Pervin Chakar’ın arşivdeki kayıtlarını sildi.
Kayıtların silinmesi, yandaş medyanın artık günlük mesaisi haline gelen “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” amaçlı yayınlarından kaynaklanıyor.
Hatırlarsınız, CHP Genel Başkanı Özgür Özel‘in, konserini izledikten sonra Chakar’ı kutlamak için sahneye çıkması ve elini öpmesi yandaş medya tarafından şiddetle eleştirilmiş, Erdoğan da bunun üzerine atlamakta sakınca görmemişti.
Bunun nedeni Chakar’ın etnik kimliği; açıkçası Kürt olması.
İddia ettikleri gibi Chakar’ın Türkiye karşıtı olması filan değil. Bu konuda açılmış bir soruşturma bile yok ortada. Amaç Chakar’ın Kürt kimliği üzerinden Özgür Özel’i dövmek!
CHP Genel Başkanı Özel, bu eleştiriler karşısında Chakar’ın TRT Kurdi’de en sık ekrana çıkan sanatçılardan biri olduğunu açıklamıştı.
Bunun sonucunda da TRT, Chakar ile yayınladığı programların kayıtlarını arşivinden silmiş.
Bunu yaparak ellerine ne geçecek bunu bilmiyorum.
Bir sanatçıyı sevmeyebilirsiniz, sadece politik tutumu nedeniyle bile olsa artık onu dinlemek istemeyebilirsiniz. Bu çok normal olmasa da insanlara özgü bir durum.
Ama arşivi silerek onu yok edemezsiniz.
Böyle yaparsanız, kitap yakarak farklı fikirleri yok edebileceğini zanneden Nazi rejiminden bir farkınız kalmaz.
Toplumsal hafızayı silmeye yönelik bu tür hareketler, tam olarak Barbarlık ve Vandalizm’dir.