RADİKAL

Refah'tan vazgeçemeyiz

 Önce hep birlikte şunu içimize iyice sindirmeliyiz: Refah Partisi, Türk demokrasisinin vazgeçilmez unsuru siyasal partilerden bir tanesidir.

Diğer partilerin tek başlarına ya da diğer partilerle koalisyon kurarak iktidara gelmeye ne kadar hakkı varsa, Refah Partisi’nin de o kadar hakkı vardır.

Refah Partisi’nin temsil ettiği Türk vatandaşları ne seçme ve seçilme hakları bakımından ne de öteki vatandaşlık hakları bakımından diğer Türk vatandaşlarından eksik değildirler.

Refah Partisi’nin demokratik sistemimizin dışına itilmesi sonucunu doğuracak her türlü hareket, Türk demokrasisini sakatlar, eksik bırakır.

Refah Partisi’nin, çerçevesi Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu ile çizilmiş haklarını kullanmasını engellemeye kimsenin bir hakkı yoktur.

Refah Partisi çeşitli eylem ve kararlarıyla bu çerçevenin dışına çıkıyorsa izlenecek yol da bellidir.

Bu açıdan Milli Güvenlik Kurulu’na sunulduğu bilinen güvenlik kuruluşlarının RP ile ilgili raporlarının gitmesi gereken yer Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’dır. Eğer yasalara aykırı bir eylem ya da işlem varsa buna karar verecek makam da Anayasa Mahkemesi’nden başka bir kurum değildir.

Anayasal bir kuruluş olan Milli Güvenlik Kurulu kararlarının bu nedenle doğrudan doğruya RP’ye karşıymış gibi algılanmasının ve MGK’nın tek hedefinin RP’yi devre dışı bırakmak şeklinde sunulmasının doğru olmadığı kanısındayım.

Kişisel görüşüm o ki MGK da esas olarak Refah Partisi’ni değil, bu parti içindeki bir kesimi ve onlar tarafından kışkırtılan “irticai faaliyetleri” hedef alıyor.

Birtakım kelime oyunlarının arkasına saklanarak, benzerlerine İran ve Suudi Arabistan’da rastlanılan türden bir şeriat rejimi kurmak istediklerini söyleyenleri tesirsiz hale getirmek istiyor.

‘Dindarlara vahşet uygulayan laik düzeni yıkma’ bahanesinin aslında Türk demokrasisini yıkmaya yönelik olduğunun altını çiziyor.

Yetmiş yıldır isteyen herkesin rahatlıkla takabildiği başörtüsünü, şeriata dayalı bir devlet düzeni kurmak için siyasi propaganda aracı haline getirmek isteyenlere dikkat çekiyor.

Bu açıdan bakıldığında Refah Partisi’ne sırtındaki bu kamburu atma fırsatı veriyor.

Refah yönetimi, partiyi ve Türkiye’yi bir maceraya sürüklemek isteyen bu tür marjinal akımlardan kendisini kurtaracak akılcılığı gösterebilirse, Türk demokrasisi biraz daha güçlenerek yoluna devam edebilir.

Türkiye’nin geleceği, Refah’ı sistem dışına itmekten değil, sistemin içine çekmekten geçiyor.

Türk demokrasisi Refah’tan vazgeçemez. Bakalım Refah Partisi, demokrasiden vazgeçmeme basiretini gösterebilecek mi?