Kim ne derse desin şu anda Türkiye’nin en çok konuşulan reklamcısı hiç kuşku yok ki Ali Taran. Ali Desidero’dan tutun da Yapı ve Kredi’nin her biri bir dizi film haline gelen reklamlarına kadar birçok başarılı ve ödüllü kampanyanın altında onun imzası var.
‘Türkiye bu tadı seviyor, ne diyorsak o, şapkasız çıkmam abi, bu Türkler de çok oluyor artık’ gibi her biri günlük konuşmalarımıza yerleşen ve dilimize ‘persenk’ olan deyimlerin yaratıcısı da Ali Taran.
Ali Taran yıllardır basına konuşmuyor. İlk kez Para Dergisi bu sessizliği bozdu ve Taran ‘meslek sırrını’ açıkladı.
Dergide yayımlanan konuşmadan anlıyoruz ki Taran, modern reklamcılığın vazgeçilmez unsurları pro-testlere, post-testlere de inanmıyor. Gelir gruplarını dikkate almıyor. Hedef kitle tabiriyle ne kast edildiğini anlamakta güçlük çektiğini söylüyor.
Film izlemiyor, kitap okumuyor. 1968’de üniversite öğrencisi olduğu halde solculuk da yapmamış. Herkesin gittiği kafelere, barlara değil, Internet’e takılıyor.
Tıpkı bizler gibi birçok konuda ‘hislerine’ güveniyor. Yaptığı işin doğruluğuna inanıyorsa bu ona yetiyor. Bunu ayrıca test etmek ihtiyacını duymuyor.
Neyin etkili olduğunu anlamasını sağlayan ‘Allah vergisi bir yeteneği olduğunu’ düşünüyor.
Konuşmayı okurken Ali Taran’ın neden Türkiye’yi en iyi yakalayan reklamcılardan birisi olduğunu kolaylıkla anlayabiliyorsunuz.
O, kitap okumayan, sinemaya gitmeyen, bilimsel rasyonellik peşinde koşmayan, duygularıyla hareket eden bir halkın reklamcısı.
Geçen gün yazdığım bir yazıda reklamcıların toplumun reklamda kendisini görmesini sağlamak zorunda olduklarından söz etmiştim.
Son zamanlarda ekranları işgal eden reklamların genel niteliğine bakarak da ‘giderek köylü ve lümpen bir toplum haline geldiğimizi’ söylemiştim.
Türkiye’nin en başarılı reklamcısının sözlerini okurken kendi kendime bir ‘aferin’ verdim.
“Herkesin gözünün önündeki şeyi görmen seni yaratıcı yapıyor” derken Ali Taran bu gözlemimi doğruluyordu.
Türkiye işte buydu.
Kitap okumayan, sinemaya gitmeyen, önüne çıkan problemleri çözmek yerine köylü kurnazlığıyla arkasından dolaşmaya çalışan insanlar ülkesi…
Hepimizin her gün içinde yaşadığı bu deryayı hepimizden önce fark ettiği için de o, Ali Taran oluyordu.
Türkiye Ali Taran’ı gerçekten çok seviyordu. Bu özellikleriyle Ali Taran da Türkiye’yi çok seviyor olmalıydı.