Tansu Çiller aylar önce “Benim gibisi bin yılda bir gelir” dediğinde hepimiz bıyık altından gülmüştük. Meğerse Tansu Hanım haklıymış. Çiller, iktidara geldiği ilk günden beri kendisine destek olmuş insanları, çıkarlarına zarar verdiklerini düşündüğü ilk anda terk etmek başarısını gösterdi.
Taa Devlet Bakanlığı kadar kullanıp bir kenara fırlattığı bürokratları ve politikacıları alt alta sıralasak ilginç bir ibret tablosu oluşur.
Öyle bir tablo ki, hepsi kendisinden bir öncekinin ‘harcanmasına’ sessiz kalmış, ‘nasıl olsa bana yapmaz’ hayaliyle Çiller için kendilerini ortaya atmaktan çekinmemiş.
Tabloda yer alan isimlerin giderek azalan kalitelerine bakarak, Çiller’in artık doğru dürüst adam bulma şansının azaldığını söylemek de mümkün. Ama unutmamalı ki, Meral Akşenerler bu ülkede fazlasıyla mevcut ve sıranın kendilerine gelmesini heyecanla beklemeye devam ediyorlar.
Mehmet Ağar, Çiller’in adam harcama ihtirasının son kurbanlarından birisi. Kendisini en çok korunmaya muhtaç hissettiği bir anda soluğu kapının önünde alıvermesi, bana Mevlana’nın “Aklın yoksa yandın. Ya kalbin yoksa.. 0 zaman zaten sen yoksun ki” sözlerini hatırlattı.
Bu sözleri aktaran Kâzım Yenice’ye sormuşlar: Ya bu bir politikacıysa?
Eski Danıştay üyesi cevaplamış: O zaman asıl yanan halktır. Soran adam devam etmiş: Ya hem aklı hem kalbi yoksa? Yenice’nin yanıtı şöyle olmuş: O kadarını Mevlana bile akıl edememişti.
Mevlana gibi bir düşünürün bile var olacağını hayal edemediği bir insan şu anda Türkiye’nin kaderini elinde tuttuğunu zannediyor.
Erkekliğiyle övünen Türk toplumu ise bin yılda bir gelen bu kadını ağzı bir karış açık seyretmeye devam ediyor.
Son olayı parti içindeki en büyük rakibi olarak gösterilen Mehmet Ağar’ı yemek için bir araç olarak kullanması onu ‘adam yeme’ konusunda Nobel’e aday yapabilir.
Durumumuz tıpkı bir Karadeniz fıkrasındaki gibi: Kütüphaneci Temel’e bir okuyucu sormuş: Kadınlara Karşı Zafer Kazanan Erkekler isimli kitabı nerede bulabilirim? Temel yanıtlamış: Masallar bölümüne bir bakıverin!
