Bizim verdiğimiz vergilerle, ödediğimiz sigorta pirimleriyle yapılan hastaneye kendi adını vermekte bir sakınca görmeyen Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, yine bizim cebimizden bir siyasi reklam daha yapmak istiyor…
Dün, Milli Takım Dünya Şampiyonu olduğu takdirde 50 milyon dolar (80 trilyon lira) prim verilmesini önereceğini açıkladı. Ayrıca Milli Takım oyuncularına devlet şeref madalyası verilmesini de öneriyor…
Türkiye’yi başarıyla temsil eden bu takımın yönetici ve oyuncularının şeref madalyası ile ödüllendirilmesi, finale kalmasalar bile, kupayı almasalar bile yapılması gereken bir jesttir. Destekliyorum. 
Kendi paylarından ödesinler
Elbette, Milli Takım oyuncuları, profesyonel futbolun bir geleneği ve kuralı olarak maddi primle de ödüllendirilmeli.
Zaten Futbol Federasyonu’nun vereceğini açıkladığı primler Japonya maçından sonra 6 milyon dolar düzeyine ulaşmıştı ve eminim yarı finale kalmış olmak bile bu rakamı 10 milyon dolar düzeyine çekecektir. 
İki gündür bu konuda bol keseden vaatlerde bulunanlar, dikkat ediyorum hep ANAP’lı milletvekilleri arasından çıktı.
Bu durumda ben şunu öneriyorum: ANAP, bir parti olarak ciddi bir Hazine yardımı alıyor. ANAP Genel İdare Kurulu toplansın ve Milli Takım için bu paradan ödenmek üzere bir prim tespit etsin. Madem, futboldaki başarı, siyaset için bir vesile olarak kabul ediliyor, bunu hiç olmazsa kendi paylarından ödesinler diye düşünüyorum. Adil olanı da zaten bu olacaktır. 
Ayrıca devletin bu konuda çıkardığı bir yasa var ve futbolcularımız şu anda 200’er altın hak etmiş bulunuyorlar. Şampiyon olurlarsa bu, futbolcu başına 500 altına çıkacak.
Yanlış anlaşılmaması için belirteyim ki; Milli Takım oyuncuları iyi bir primi hak ettiler. Futbol Federasyonu’nun kendi bütçesi de, FİFA’dan alınacak başarı ödülü de zengin sayılabilecek herhangi bir Türk’ün rüyasında bile göremeyeceği bir paranın, prim olarak futbolculara verilmesine yetecektir. Bu rakam en yüksek ne olabiliyorsa, öyle tesbit edilmelidir. 
Ya öteki spor dalları?
Sporda başarının her şeyden önce maddi olanaklarla ilgili olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Türkiye’nin sportif tek başarısının futbolla sınırlı kalmaması için öteki sporlara da destek olmak gerekiyor. 
Devletin bütçesinden spor için ayıracağı 80 trilyon lirası varsa, bunu öteki spor dallarına harcamalıdır…
Türkiye’nin 2002 yılı bütçesinden 38 federasyona ayrılan toplam para 25 trilyon liradır.
Aralarında basketbol gibi Avrupa ikincisi olmuş, bu yaz sonunda Dünya Kupası’nda yarışacak federasyonlar da var. Devletin basketbola ayırdığı para bu yıl için sadece 1.5 trilyon lira ve eğer Basketbol Vakfı’nın katkıları olmasaydı Dünya Kupası’na bile gitmelerine imkan olmayacaktı…
Voleybol gibi hızla gelişen ve desteklenmesi gereken bir spora ayrılan para ise 1.4 trilyon liradan ibaret. 
Ana spor dalı atletizme ayrılan para 1.6 trilyon lira… Ata sporumuz güreş için ise 2.2 trilyon lira ayrılmış. Bütçeden alacağı para 100 milyar liranın bile altında olan federasyonlar var.
Para değil millet için… 
Olimpiyatlar’da da bu sevinci yaşamak istiyorsak, Yaşar Bey’in önerdiği para Olimpiyatlar’da şampiyon olması muhtemel sporcuların gelişimi için harcanmalı…
Ve şunu da eklemek istiyorum: Beş kuruş prim verilmese bile futbolcularımız ellerinden gelen her şeyi sonuna kadar yapacak olgunlukta sporculardır. Bunun şerefini, bu gururu yaşamanın onurunu parayla ölçecek tıynette olmadıklarını yakından biliyorum. 
Siyasetçiler gölge etmesinler, kimse başka ihsan istemez…
