Ali Şen başkan, Fenerbahçe üçüncü
Geçen yıl Trabzon maçından sonra Bağdat Caddesi’nde bayram yapanlar arasındaydım. Van maçından sonra da Boğaz’da küçük kızım ve kardeşimle çıktığım şampiyonluk turunda “Ali Şen Başkan, Fenerbahçe şampiyon” diye tempo tutuyordum.
Bayramın ikinci günü Fenerbahçe Stadı’na giderken yolda gördüğüm yüzlerde aynı sevinçli ifadeyi boş yere aradı gözlerim. Sarı-Lacivert bayraklar sanki biraz hüzünle dalgalanıyorlar gibi geldi bana. Bir yıl önceki İstanbulspor maşının havası geldi aklıma. O maça şampiyonluk heyecanı ile gitmiştik, bu maça Oğuz ve Aykut’u görmek için koştuk.
Bunun farkında olmayan bir tek Ali Şen vardı. O, televizyon kameralarına “Oğuz ve Aykut’u sevmiyorum” derken, tribündeki onbinler onlara “Bu taraftar sizinle gurur duyuyor” diye bağırıyorlardı.
Ali Şen şimdi bir referandum lafı tutturmuş. Farkında değil galiba. Referandum, İstanbulspor maçında zaten yapıldı. Taraftar kimi sevdiğini hiç bir etki altında kalmadan gösterdi. Maçın 70. dakikasında küçük bir grubun “Ali Şen başkan….” tezahüratına katılmayarak, onları yalnız bırakarak tepkisini ortaya koydu.
Şimdi kuruluş günü kutlamalarında tribünlere doldurulacak paralı askerlerle yapılacak şovlara karnımız tok. Gerçek referandum İstanbulspor maçında yapıldı. Ali Şen, sezon başında Fenerbahçe için tek başarının şampiyonluk olduğunu söyledi. Şimdi de öyle söylemeye devam ediyor. Başarısızlığı ise asla üstüne almıyor; hakem hatalarının arkasına, verilmeyen penaltılara sığınıyor.
Fenerbahçe’yi hedef alan hakem hatalarının sorumlusu kim acaba? Ya da sadece hatalar mı Fenerbahçe’yi şampiyonluktan uzaklaştıran? Biraz da buna bakalım.
Sezon sonunda Ali Şen’in kişisel kaprisiyle Oğuz ve Aykut gönderilip, yerlerine alınacak yerli futbolcu da bulunamayınca aslında işin rengi belli olmuştu.
Parreria!nın yerine Avrupa’daki antrenörlük kariyeri sıfır olan Lazaroni’nin getirilmesi ise ikinci büyük hataydı. Ama Ali Şen ‘büyük futbol bilgisini’ öne sürerek yaptığı işin doğru olduğunu söylüyordu.
Sonunda 3 milyon 500 milyar lira harcanarak transfer sezonu kapatıldı. Ali Şen’in büyük futbol bilgisini kullanarak bizzat yönettiği transferde Sedat, Benhur, Tuncay, Müjdat ve şu anda ismini kimsenin hatırlamadığı büyük futbol yıldızları takıma kazandırıldı.
Ama takımın en iyi oyuncuları Uche, İlker, Kemalettin, Rüştü gibi oyuncuların hepsi Ali Şen öncesi dönemlerden takıma alınan oyunculardı. Futbol bilgini Ali Şen’in büyük transferlerinden takıma girebilenler ise parmakla gösteriliyordu.
Takımdan zorla gönderilen Aykut’un sol bacağı kadar bile değer ifade etmeyen Saffet’in yarım trilyonluk transferi ile Fenerbahçe’nin sokağa atılan parası toplam 4 trilyon liraya ulaşıyordu.
Bu arada takım Oğuz, Aykut, Bülent ve Engin gibi yıldızlarını kaybetmişti. Bu Şen’in futbol bilgisinin bir sonucuydu.
Takımın ikinci kalecisi Engin’in gönderilmesinin nelere malolduğunu Fenerbahçeliler Rüştü’nün sakatlığı süresince gayet iyi anladılar. Bülent’in sudan sebeplerde takımdan uzaklaştırılmasının orta sahayı ne denli zora soktuğunu da ilerleyen haftalarda yaşlı gözlerle izlediler.
Lazaroni’nin gönderilmesinin ardından yaşananlar ise tam içler acısıydı. İstediği zaman dünyanın en iyi teknik direktörünü Fenerbahçe’ye getirilebileceğini iddia eden Ali Şen ancak Veselinoviç gibi artık emekliye ayrılmış bir at yarışı tutkununu takıma getirebildi. Rıdvan da kurban olarak ileride aslanların ağzına atılmak için el altına alındı.
Bunlar Ali Şen’in futbol bilgisinin düzeyi hakkında ipuçları. Bakalım Ali Şen bir yönetici olarak başarılı mıydı?
En büyük hata Fenerbahçe’yi yalnızlaştırma politikasıydı. Gereksiz yere Federasyon ile girişilen kavga ve hakemler hakkında söylenilen yakışıksız sözlerin Fenerbahçe’nin başına ne belalar açtığını hep birlikte gördük.
“İstersem bütün hakemleri satın alırım” sözlerinin bedelini, en açık pozisyonlarda bile penaltı vermeyerek ödettiler Fenerbahçe’ye…
İkinci hata naklen yayınlar konusundaki tutarsız davranışlardı. Bunun sonucu Fenerbahçe’ye değil, Beşiktaş ve Galatasaray’a yaradı. Fenerbahçe’nin hatalı politikaları iki büyük rakibinin televizyon gelirlerini arttırmaları sonucunu yarattı. Bir Fenerbahçe Başkanı için ne büyük başarı!
Sezon başında Fanatik yazarlarına “Mart ayının sonunda kulübün kasasında 5 milyon dolar olacak” diyen de Ali Şen’di, tamtakır bir kasayla olağanüstü genel kurula gitmek zorunda kalan da Ali Şen’di..
Şimdi de kalkmış referandumdan söz ediyor.
Ne referandumu? Geçen sefer olduğu gibi bırakıp kaçmak için mi referandum? Yoksa yeni keyfi kararlara zemin hazırlamak için mi?
Fenerbahçe gibi milyonların sevgilisi olmuş bir kulübün bir tek insanın kişisel keyfi elinde böylesine oyuncak olmasını anlamak ve kabul etmek mümkün değil.