Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Haftayı İtalya’nın en iyi takımına zehir eden ezeli rakiplerin Kadıköy’deki buluşması her zaman olduğu gibi gerilim ve heyecan doluydu. Maç öncesi başlayan gergin hava maç boyunca sürdü.

Ve sarı ile kırmızı kartlar adeta havada uçuştu. Fenerbahçe maça taraftarının muhteşem tezahüratı altında başladı. Maçın başlarında Popescu’nun gördüğü ve aslında kırmızı olması gereken sarı kart gelecek kartların habercisiydi. Nitekim defansın arkasına atılan topta Baliç’i biçen Vedat, takımını 10 kişi bıraktı.

Fenerbahçe’nin 10 kişi kalmış rakibi karşısında 2 gol bulması Kadıköy’de “Tarihi bir fark mı olacak?” sorusunu sordurdu. Ancak Erol’un son derece saçma bir şekilde penaltıya yol açıp oyundan atılması bitmiş Galatasaray’a yeniden hayat verdi.

Maçın ilk yarısında direklerden dönen karşılıklı birer pozisyon dışında Fenerbahçe gole daha yakın taraftı. Biraz daha dikkat, ilk yarıda maçın bitmesine yol açacak bir skor yaratabilirdi.

Karşılaşmanın hakemi, gösterdiği iki kırmızı kartta da haklıydı ama bu kartların ağırlığını taşıyamadı. Erol Ersoy ilk yarının sonlarına doğru Hagi ve Okan’a göstermesi gereken kartları çıkarmaya cesaret edemedi. Sarı kartlı Okan’ın yaptığı hareket ikinci sarı karttan kırmızı olmalıydı.

İkinci yarıda Galatasaray daha çok risk alıp Fenerbahçe’nin üzerine geldi. Orta sahada Metin Diyadin’in çıkarılıp yerine Högh’ün alınması da Fenerbahçe’nin orta alan üstünlüğünü olumsuz yönde etkiledi. Fenerbahçe’nin oyunu kendi yarı sahasında kabul etmesi. Galatasaray’ın Suat ve Ergün ile hareketlenen orta sahası maçın sonucunu etkileyecek olaylardı.

Sonuç olarak Galatasaray karşısında Fenerbahçe sezonun en güzel oyunlarından birini oynadı. Parma maçının eleştirisinde de yazdığım gibi böyle oynayan Fenerbahçe karşısında hiçbir rakip maçı 11 kişi tamamlayamaz.