Önce takım olmak gerek
Öyle görünüyor ki, bu sezonu da hangi mevkiye hangi oyuncunun takviye edilmesi gerektiğini tartışarak geçireceğiz. Kimine göre orta sahaya iyi bir oyuncu lazım. Kimine göre ilerde yırtıcı bir santrfora ihtiyaç var.
Kimine göre de iki yeni kanat oyuncusu lazım. Teknik direktör Low’a bakacak olursanız da, her maçtan sonra takımın en az yarısını değiştirmek gerek. Bana öyle geliyor ki, Fenerbahçe’deki sorun bir – iki oyuncunun değiştirilmesiyle çözülebilecek kadar basit değil. Önceki akşam kafileyle birlikte Göteborg’a gelirken, takımın genel havasına bakıp, Mario Zagallo’nun Fransa 98’de söylediği bir sözü hatırladım. Zagallo, kendisine, neden çok yaşlı Dunga’yı oynattığını soran gazetecilere, şöyle demişti: “Evet, Brezilya takımı yıldızlarla dolu ama, Dunga onların bir takım gibi davranmalarını sağlayan lider. Dunga’nın liderliği olmasaydı, bir takım olamazdık.”
Önceki akşam havaalanında uçak beklerken ve yolculuk sırasında gözlediğim şey de Fenerbahçe’nin hala bir takım olmayı başaramadığıydı. Takımın yeni transferlerinin hepsi ayrı köşeye çekilmiş, tek başlarınaydı. Kimse kimseyle konuşmuyor, şakalaşmıyordu. Uçaktaki durum da bundan farklı değildi. Dışarıdan bakan birisi, aynı elbiseleri giymiş bu genç insanların, bir futbol takımı olduğunu asla anlayamazdı. Muhabir arkadaşların söylediklerine bakılırsa, takım içinde birbirleriyle konuşmayan gruplar bile vardı. Bu problemin aşılması gerçekten güç ve yeni oyuncu transferleriyle çözülecek gibi değil. Oğuz gönderildiğinden beri bu sıkıntı hep vardı. Ama şimdi yeni transferlerle problem daha da derinleşti. Yönetime düşen görev, bu çocukları bir takım oldukları fikrine ısındırmak olmalı.