Taffarel ve Galatasaray
Galatasaray Brezilya kalecisi Taffarel’i transfer ettiğinde bir çok kişi bu transferin pek de doğru olmadığı kanısındaydı. Bu görüşte olanlar Brezilya’nın hiçbir zaman kaleci yetiştiren bir ülke olmadığını, Brezilyalı kalecilerin genellikle yurtdışına çıktıklarında başarısız olduklarını ileri sürüyorlardı.
Nitekim Taffarel’in de Avrupa deneyimi pek başarılı geçmedi. Hatta kendisine ‘folluk’ yakıştırması bile yapıldı.
Oysa Taffarel bu sıfatları pek de hak eden bir kaleci değil. Önünde iyi bir defans olduğu zaman güven veriyor, penaltı atışları gibi kalecinin tek başına kaldığı durumlarda da bir çok iyi kalecinin gösterdiğinin çok daha üstünde performans gösteriyor.
Fransa ’98’in yarı final maçında Hollanda karşısında dört penaltıdan ikisini kurtaran Taffarel aslında dörtte dört yapabileceği bir performans göstermişti. Gol alan diğer iki atışta da doğru köşeye atlamış, ancak saniyenin binde biri sayılabilecek bir süre gecikmişti.
Bu onun ilk başarısı da değildi. 1994 Dünya Kupasında da benzer bir başarıya imza atmıştı. İtalya karşısında penaltı atışlarında durum 2 – 2 iken kurtardığı penaltı takımını şampiyonluğa taşımıştı.
Dediğim gibi Taffarel bunu hep yapıyordu ve 1988 Olimpiyatlarının yarı finalinde de Brezilya bir kez daha Taffarel’in elleriyle finale çıkmayı başarıyordu. Olimpiyat Şampiyonluğuna giden yolda Taffarel penaltı atışları sırasında Almanya karşısında tam üç penaltı kurtarmıştı.
Bu durum Fatih Terim’in Taffarel’i seçmesinin haklılığını gösteriyor. Ancak unutmamalı ki maçlar sırasında hareketli pozisyonlarda sadece kalecinin değil, defans oyuncularının da ne yaptığı, sahada nasıl dizildikleri, pozisyon alışlarında hata yapıp yapmadıkları gibi faktörler de ön plana çıkıyor.
Geçen sezon Galatasaray defansı Popescu gibi bir ustanın varlığına rağmen ciddi hatalar yapmıştı. Terim defansa nasıl oynamaları gerektiğini öğretirse bu sene Galatasaray’a gol atmak gerçekten zor olacak. Hele penaltı atmak rakip takımın korkulu bir rüyası haline gelecek.