Teşekkürler Efes Pilsen
İstanbul’daki maçtan sonra “Milano’ya tarih yazmaya gideceğiz. Ben de orada olacağım ve bu tarihi anı göreceğim” demiştim.
Dün Milano’daydım. Tarihin değiştiğini gördüm, tarihin yeniden yazıldığına tanık oldum.
Hem Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli spor başarılarından birisine imza attığınız hem de beni yanıltmadığınız için teşekkürler Efes Pilsen.
Avrupa’da süper kulüplerin yer aldığı bir turnuvada kupayı müzesine götürmeyi başaran Efes Pilsen’e binlerce kez teşekkürler..
Efes Pilsen’in Koraç Kupası’nı alması kadar önemli bir diğer başarısı Türkiye’ye takım oyununun ne demek olduğunu, bir takım olmanın bir kulübe neler getireceğini göstermesi oldu.
Bugüne kadar Türkiye hep bireysel yeteneklerin getirdiği bireysel başarıların yüceltildiği bir anlayışa sahipti.
Oysa bireysel yeteneklerin bir sistem içinde biraraya getirilerek kullanılması bizler için çok yeni…
Efes Pilsen işte bize bu gerçeği öğretti.
Basketbolda Efes’in yarattığı bu rüzgarın yakın bir gelecekte diğer takım sporlarını da etkileyeceğini hep birlikte göreceğiz.
Zaten bunun ilk ip uçlarını da futboldan voleybola, hentboldan su sporuna kadar her alanda görmeye başladık.
Futbolda yıllardır acıların takımı olan Fenerbahçe’nin bugün bulunduğu nokta bu gerçeğin futboldaki yansımasından başka bir şey değil…
Efes Pilsen’in Koraç Kupası’nı müzesine götürmesinin bir diğer yararını da ülkemizdeki basketbol sevgisindeki artışla göreceğiz.
Türk kulüplerinin uluslararası başarılara imza atmış olması, bu spora gönül verebilecek gençlerin kazanılmasını sağlayacak.
Basketbol tarihimiz şimdi çok daha görkemli. Milano’da asır gibi gelen bir 40 dakikanın ardından Koraç Kupası’nı kucakladık. İşte gurur, işte zafer ve işte Efes…