Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Başbakan, Hoca’yı dinleseydi

YENİ Şafak’ın “İslam hukuku profesörü” olan yazarı Hayrettin Karaman’ın, Madımak Oteli’nin müze yapılması konusundaki yorumunu Ahmet Hakan’ın dünkü yazısında okudum.

Şöyle bir cümlesi dikkatimi çekti:

“Bir hakkın veya özgürlüğün kullanılması kamuya, ülkenin huzur ve güvenine zarar veriyorsa o hak istenmez ve kullanılmaz.”

Bu cümleyi okuyunca şöyle düşündüm: Keşke Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İspanya’da “velev ki siyasi simge” diye başlayan türban çıkışını yapmadan önce Hayrettin Hoca’ya danışmış olsaydı.

O konuşma ile başlayan ve ciddi rejim tartışmalarına dönüşen siyasi gerilim herhalde Hayrettin Hoca’nın dediği duruma karşılık geliyor olmalı.

Ülkenin huzur ve güvenini bu kadar sarsan bir talebin ısrarla dile getiriliyor olması da Hayrettin Hoca’nın aynı yazısında vurguladığı gibi “ayrımcılığa” yol açıyor.

Elbette şöyle bir sorun var: Bu siyasi yelpazenin o kesiminde yer alanlar bu tür yorumları sadece seslendirilmesini istemedikleri tutum ve talepler için yapabiliyorlar.

O kesimde, nalıncı keseri, hep kendine doğru kesiyor!

’Organize’ meselesinde sorun var

CEM Yılmaz, AROG filmine gidecek olanlara şöyle bir tavsiyede bulunmuş: “Bu filme dekoderle gelin. 3700 espri var. Bunları herkes kolay kolay anlayamaz.”

Filme gitmeden önce bunu okumuş olsaydım, elbette tedbirimi alır öyle giderdim.

Ama elimde bir dekoder olmadığı için filmin önemli bölümünde sıkıldığımı söylemeliyim.

Evet, gerçekten profesyonel bir film yapılmış. Efektlere, kameraya, kurguya, oyuncu yönetimine çok özenilmiş.

Türk filmlerinde çok rastlamadığımız bir durum ve bu nedenle filme emeği geçenleri kutlamak gerek. Zaten sadece bununla bile film, takdir edilmeyi hak ediyor.

Ama dedim ya dekoderim de yoktu, o esprilerin çoğunun filmin neresine saklandığını anlayamadım bu nedenle.

Belki de sorunum, beklentimin yüksekliğinden kaynaklandı.

Filmin tanıtımı için çekilen reklam filmlerine o kadar çok gülmüştüm ki filmde kasıklarımı tutarak gülmeyi ümit ediyordum.

Cem Yılmaz’ı, Türk sahne sanatlarının çok özel bir yerine konumlayan yeteneği de beklentimin yüksekliğinin bir başka nedeni oldu.

Haksızlık etmek istemem: Gülmedim mi? Evet, bazı sahnelerde gerçekten çok güldüm.

Ama filmden çıkarken şunu düşünüyordum: Cem Yılmaz bence artık fantezi tutkusunu bir kenara bıraksın.

“Absürd espriler” çok hoşuma gider ama sanırım reklam filmindeki sponsorluk görüşmesi yapan ikinci Cem Yılmaz’ın merak ettiği şey üzerinde de biraz düşünmekte yarar var:

“Bu anlattıklarınız güzel de organize nasıl olacak?”

Vatandaş çilede gerek!

GEÇEN gün yol kenarına park etmiş araçları çeken iki trafik çekicisi zaten iki şeritli olan yolu tamamen kapattı.

Tıkanıklığın açılması için neresinden baksanız bir yarım saat gerekti.

Yol kenarındaki araçlar çekilmeyecek olsaydı, böyle bir sorun yaşamayacaktık.

Mantıksız gibi görünüyor ama gerçek bu. Yol kenarında park eden araçlar, o yol üzerinde park etmiş iki tek araç değildi. Yolun bir şeridi zaten boylu boyunca otopark olarak kullanılıyor.

Oradan dört-beş araç çekerek bir şey yapmış olmuyorsunuz.

Sadece vatandaş eziyet çekiyor. Otomobili çekilenler park yerlerinde araçlarını ararken, yolu kullananlar da araçların çekilmesini beklerken!

Eğer o tür yollarda park edilmesini önlemek istiyorsanız yapacağınız şey belli: Yol kenarındaki araçlara park cezası kesmek!

Sabah bir kere, öğleden sonra bir kere daha! Ertesi gün, sonraki gün birer kere daha! Ta ki o yolda park etmenin bedelinin gerçekten çok ağır olduğunu herkes anlayana kadar!

Hatalı park etmiş aracı çekmek, ancak ana arterler üzerinde, önemli kavşaklarda park etmiş araçlara karşı kullanılabilecek bir yöntem.

Aksi takdirde trafiği açayım derken, daha çok kilitlenmesine neden oluyorsunuz. Vatandaşların vergisini alan belediyelerin, sıra otopark yapmaya gelince kıllarını kıpırdatmıyor olmaları da ayrı bir mesele.

Mutlu bayramlar

İSİM tartışmasına girmeyeceğimiz bir bayramı yaşıyoruz.

İsmi hakkında tartışma yok ama bu kez de “hayır işinin” nasıl yapılacağına ilişkin nur topu gibi bir tartışmamız var: Kurban kesmek mutlaka gerekli mi, kurban parasını bir hayır kuruluşuna bağışlamak yeterli olur mu?

Yine meleklerin cinsiyeti ile ilgili bir durum yani.

Bana soracak olursanız bu tür tartışmalara kulaklarınızı kapatmanızı öneririm.

Bayramın tadını hep birlikte çıkaralım, unuttuğumuz güzellikleri yeniden yaşamaya gayret edelim.

Kurban bayramınız kutlu olsun.