Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Bence pasif yaşam daha eğlenceli!

DÜN elime başlığı “Aktif Yaşam Testi” olan “belge” geçti.

Islak imzası yoktu, yılbaşı için hazırlanan promosyon ajandalarının birinin içinden çıktı!

Testte şöyle sorulara “evet” ya da “hayır” diye yanıt vermeniz gerekiyor.

“Su içmek için susamayı beklemem.”


“Günün büyük bölümünde oturmaktansa hareket etmeyi yeğlerim.”


“Dışarıda yemek yediğimde yemeğin pişirilme şekli ve soslarına göre sağlıklı tercihler yaparım.”


“Haftada 1-2 kadehten daha fazla alkol tüketmem.”


“Beyaz ekmek, pirinç yemem.”


Sorular böylece devam edip gidiyor.


Bir soru ile karşılaşırsam yanıt vermeden duramayacağım için yanıtladım tabii.


Sonuç: Evetler “0”, hayırlar “11.”


Bu sonuç için aldığım öneri de şu: “Bir doktora danışıp, kendinize yatırım yapmaya bugünden başlayabilirsiniz.”


Yani test sonucu gösteriyor ki ben “pasif yaşam” tipiyim!


Testin önerdiği “aktif yaşam”ı seçersem uzun yaşayacağım, öldüğümde cesedim yakışıklı olacak vs.


Ama şöyle bir sorun var ki o hayatı da çok sıkıcı bulurum. Sıkılacağım, uzun bir hayat yerine, eğleneceğim kısa bir hayat daha iyi olabilir benim için.


Ama siz yine de “aktif yaşam biçimini” seçin, beni dinlemeyin.


Sıkılırsınız ama uzun yaşarsınız!

 

Evimizi romantizmle donatalım!

 

NTV Yayınları’nın “Acaba Nasıl-Bilmeniz Gereken 500 Şey” isimli yeni kitabını karıştırırken dün şöyle bir konu buldum:


“Evimizi romantizmle donatalım!”


Olay, kolayca tahmin edebileceğiniz gibi bir “ev”de geçiyor!


Şöminenin önüne bir post, koltuğun arkasına ışığı ayarlı bir lamba, sıkıca kapatılmış perdeler, evin içine kurulmuş bir “egzotik çadır”, mum ışıkları, gül yaprakları, mutfakta el sürülmemiş bulaşıklar!


“Masada fondü gibi havalı ve erotik yiyecekler olsun”
da deniliyor ki o yağ kokusunda “erotizm” nasıl olacak, kavrayamadım.


Sayfaya şahane bir illüstrasyon hâkim. İki tane “çöp insan”, ki birinin erkek, diğerinin kadın olduğu anlaşılıyor, bize durumu anlatıyor.


Tabii bunlar “çizgi” insanlar oldukları için kadının şöyle şeyler söylediğini duyamıyoruz:


“Sigaranın külünü yere dökme, çok içtin yeter artık, oğlan gecikti bir arasana bakalım nerede, bulaşıkları toplayıp geleyim, masanın örtüsüne yine şarap mı döktün?”


Elbette editörlerin seçimine ve önerilerine saygı duyuyorum, sonuç olarak bu bir “öneriler” kitabı. “İdeal durumu” tasvir etmeye çalışıyor.


Ancak yine de romantizm, tavsiyelerle ulaşılabilecek bir “aşama” değil.


İnsanın içinde ya var oluyor ya da yok!


Zaten mesele de burada.


Ortada “aşk” yoksa, romantizm de olmuyor. Romantikleşeceğim çabaları All Bundy ile karısının “sit com”una dönüşüyor!