Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Bunu da yapamıyorsan neden bakan oldun?

MİLLİ Eğitim Bakanlığı, özel okullar sınavına bedensel engelli öğrencilerin alınmayacağını açıkladı.

Gerekçe şu: Yabancı dille eğitim yapan o okulların fiziki şartları, bedensel engeli olan öğrencilere hizmet vermeye müsait değilmiş!

Ayrımcılığın bu kadar yüz kızartıcı olanını daha önce pek görmemiştim. Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevi, ülkedeki eğitim olanaklarından her vatandaşın eşit olarak yararlanabilmesine zemin hazırlamaktır.

Özel okullarda, sınavı kazanma başarısını gösterecek öğrenciler arasında da aynı şekilde ayrımcılık yapamaz. Hele bu ayrımcılığı fiziksel engellere hiç bağlayamaz!

Bakanlığın görevi engelli çocuklarımızın eğitim haklarını ellerinden almak değil, onların iyi eğitim almasının şartlarını yaratmaktır.

Okulların fiziksel durumları buna müsait değil ise, binaların gerektiği gibi tadil edilmelerini sağlamak da yine aynı bakanlığın işidir.

Bunu bile beceremeyen bir adamın orada “bakan” diye oturmaya da hakkı olmaz.

Televizyon kameralarını karşısında görünce Gazze’li çocuklar için ağlayan Başbakan’ın eşi, bizim çocuklarımız için de gözyaşı dökmeye, eşine “Bu beceriksizi neden bakan yaptın” diye sitem etmeye hazır mı?

Liderlere yerel seçim hedeflerim

YEREL seçimler için artık “son düzlüğe” girdik. Bir hafta sonra kimlerin seçim kazandığını, kimlerin kaybettiğini net olarak görebileceğiz.

Hiç kuşkusuz bu seçimleri asla kaybetmeyecek olanlar siyasi partilerimizin liderleri olacaklar.

Seçimden sonra alınacak sonuç ne olursa olsun, kendileri için bir “galibiyet” yorumu çıkaracaklardır.

Kimisi artan belediye başkanlığı sayısından, kimisi artan oy oranından söz edecek. Bazıları “bilmem hangi şehri yeniden kazandık” diye böbürlenecek.

Hepsi kazanmış olacağı için de önümüzdeki genel seçimlere kadar bu siyasi tablo değişmeden sürecek ve buna en çok da AKP ve Recep Tayyip Erdoğan sevinecek.

Seçim sonrasındaki tartışmalarda işimize yarar diye kendime göre bir “başarı-başarısızlık” ölçütü hazırladım, sizlerle de paylaşayım.

Recep Tayyip Erdoğan: İl Genel Meclisi seçimindeki oyları, bir önceki genel seçimde aldığı oyları geçerse başarılı, geçemez ise başarısız sayılmalı. Şu anda AKP’nin elinde bulunan büyük kent belediyelerinden kaybettiği her belediye başkanlığı da başarısızlık hanesine, yeni kazandığı büyükşehir belediyeleri de başarı hanesine yazılmalı.

Deniz Baykal: Oyunu bir önceki genel seçimde aldığı toplam oyun üzerine çıkarabilirse başarılı sayılmalı. Öte yandan böyle bir iktidara karşı oylarını arttırsa bile, arada 1 / 2’ye varan bir fark kalırsa da başarısız kabul edilmeli. Tıpkı Erdoğan gibi elindeki belediyelere yeni belediye eklemez ise bu da başarısızlık hanesinde olmalı.

Devlet Bahçeli: Erken seçim psikolojisine kendisini kaptırıp, elindeki iktidarı AKP’ye teslim eden Bahçeli’nin başarısı oylarını en az o dönemdeki oy oranına (yüzde 18) getirmesiyle ölçülmelidir. Altında kalırsa o da kaybetmiş sayılır!

Öteki partilere diyebileceğim bir şey yok. Son seçimdeki oy oranını tutturabilirlerse o bile başarı sayılır!

Kılıçdaroğlu, belediyeye bir de ’içeriden’ bakarsa!

CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği “Serdar Kepenek”in marifetleri, AKP belediyelerinde işlerin nasıl yürütüldüğünü gösteren çarpıcı bir örnek.

Elyazısıyla doldurulan yüz binlerce Euro’luk faturalar, kendinden menkul bir “uzmanlık” gerekçesiyle ceplere atılan trilyon liralar!

Belli ki Serdar Kepenek Bey oldukça “yetenekli” bir arkadaş imiş!

Yeteneği keşfedip, kendisine belediye kapılarını açanlara borcunu nasıl ödemiş olduğunu bilmiyoruz ama bunu kolayca tahmin edebiliriz.

Aynı kişinin hem Ankara, hem İstanbul’da iş tutabildiğine bakılırsa arkasını AKP içindeki en sağlam yerlerden birine dayadığını da söyleyebiliriz.

Belediyeden yapılan açıklama somut olarak ortaya konulan bu iddialara somut yanıtlar getirmiyor.

Bir laf kalabalığı yaratılarak, asıl mesele gözlerden saklanmaya çalışılıyor izlenimini edindim.

En temel soru, bu şirketin nasıl bulunduğu ve böyle pahalı bir sözleşme imzalanması için geçmişinde bu tür işlerden kaç tane yapmış olduğu olmalı.

Belediye, bu iki sorumun yanıtını açık bir şekilde verirse, elbette ben de sizlere ulaştıracağım.

Bu tabloya bakınca başta Başbakan olmak üzere, AKP’nin İstanbul’a özel bir önem veriyor olmalarının nedeni de daha iyi anlaşılıyor.

“Dışarıdayken” böyle inanılması güç belgeler bulan Kılıçdaroğlu’nun bir de “belediyenin içinden” neler bulabileceğini düşünmek bile tüyleri ürpertiyor olmalı.

İstanbul seçimlerinin sonucunun ne olacağını en çok bu nedenle merak ediyorum!