Demek ki ’merkez’ hálá marjinal değil!
Fehmitahakorukıvanç’ın, bir latife olarak bile olsa “Hürriyet Genel Yayın Müdürlüğü’ne adaylığı” konusu, siyasi durumu AKP’yi merkeze alarak değerlendiren tahlillerin bir sonucu.
Bu eğilim AKP’nin iktidara geldiği ilk seçimden itibaren başladı, son genel seçimlerdeki yüzde 47’lik seçim başarısı ile zirveye ulaştı.
Bu tezin savunucularına göre Türkiye’de siyasetin merkezini artık AKP temsil ediyor.
Bu nedenle eskiden “merkez medya” olarak tanımlanan kitlesel yayın yapan gazete ve televizyonların artık merkezi temsil etmediği, “marjinalleştiği” ve yerlerini de kısaca “yandaş medya” dediğimiz gazetelerin aldığı konuşuluyor.
İşte tam da burada ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın “seçimi” ayrı bir önem kazanıyor.
Clinton, Türkiye’de konuşmak için 2 televizyon kanalını seçti.
ABD diplomasisi, bu konulardaki seçimlerini tesadüfen yapmaz. Her seçim, aynı zamanda bir mesajdır.
CNN Türk yayın yönetmeni Mehmet Ali Birand’ın sorularını yanıtladı. NTV’deki programı seçmesinin ise elbette bir mesajı vardı: O programın sunucularının 4’ü de Türkiye’nin modern yüzünün değişik yönlerini temsil ediyor.
Demek ki dışardan bakıldığında da “merkez” bizim “yandaşçıların” tarif ettiği yerde değil!
Amerikalıların, merkez medya tarifi önemli bir gösterge ama doğrusunu isterseniz umurumda bile olmayacak bir durum.
Ancak, “içimizdeki Amerikalılar” bu nedenle çok alınmış ve üzülmüş olmalılar.
Eminim ki aralarında “Biz 6. Filo’yu protesto edenlere 1969’un Kanlı Pazar’ında boşuna mı saldırdık” diyenler bile vardır!
Başbakan’ı memnun edemediler!
TÜRKİYE’de sanayi üretiminin yüzde 21,3 oranında gerilemesini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı en çok memnun edecek şekilde verecek olan yandaş medya editörleri arasında düzenlediğim yarışmada ödülü hak edecek kimse çıkmadı.
Star gazetesi haberi birinci sayfasında “tek satır” ile geçiştirdi, içeriye sakladı. Türkiye’de işi batanları teselli etmek için olsa gerek Donald Trump’un zor durumda olduğu haberi ise sürmanşetteydi!
Türkiye gazetesinin birinci sayfasında haberden eser yoktu. Haber iç sayfalara tek sütunluk küçük bir yere sıkıştırılmıştı.
Vakit de aynı yolu izlemişti. Haber içeriye saklanmıştı. Sanayi üretimi 5’te 1 oranında azalır, yüz binlerce kişi işsiz kalırken Vakit’in manşeti bin kişiye iş sağlayacağını söyleyen bir yatırımcıya ayrılmıştı.
Zaman da birinci sayfasından “Dünya Bankası: Küresel ekonomi ilk kez küçülecek” başlığını veriyor ancak Türkiye’de sanayi üretimdeki rekor düşmeyi görmezden geliyordu.
Yeni Şafak, birinci sayfasından “Sanayide şok düşüş” başlığı ile haberi küçük bir yerde göstermişti. Ancak iç sayfalarda haber, hak ettiği büyüklükteydi. Ekonomi sayfalarının yöneticisi İbrahim Kahveci’nin hakkını yemeyeyim, bu sorun ile ilgili dikkat çekici bir köşe yazısı da onun kaleminden çıkmıştı.
Sabah da habere birinci sayfasında yer vermemişti ancak haber iç sayfalarda haber hak ettiği yerdeydi.
Bu genel tabloya bakınca Başbakan’ın hayal kırıklığına uğradığını düşünüyorum.
Adamcağız bu yandaş medya tablosunu yaratmak için boşuna uğraşmış gibi görünüyor!
Başbakan, “Enerjide yüzde 21,3 tasarruf” gibi bir başlığı eminim ki çok daha severek okuyacaktı!
Seçim kazanmayı hayal bile edemiyor
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın Malatya’da mitinge giderken uçakta verdiği demeci kesmiş saklamıştım.
Bunun önemli bir tarihi belge olacağını düşünüyorum.
Bu demeç, içeriği itibarıyla dünya siyasetine “ömür boyu iktidar olamamanın matematiksel izahı” olarak geçecek çünkü. Bu nedenle de bu kupür bir koleksiyon parçası olarak çok değerlenecek bence.
Baykal, AKP’nin bu seçimde yüzde 52 oy alamadığı takdirde seçimde yenilmiş sayılması gerektiğini söylüyor.
Kendisinin hangi oy oranında başarısız olacağı konusunda bir yaklaşım getirmemiş.
Çünkü henüz kaç oy alacağını bilmiyor. Ama oyu ne olursa olsun bu seçimi kazandığını söyleyeceğine de kuşkum yok.
Bir muhalefet partisi liderinin kendisine koyduğu hedefe bakın: İktidarı yüzde 52’nin altına çekmek!
Kendi oyunu yüzde 50’ye çıkarmayı hayal bile edemiyor.
Hükümetin krizin ilk sinyalleri başladığındaki aldırmaz tavrının sonucunda Türkiye, sanayisi en çok küçülen dünya ülkesi oldu.
Yüz binlerce kişi, milyonluk işsizler ordusuna katıldı. Ama muhalefetin lideri iktidarı devirebileceğini aklına bile getirmiyor!
Belli ki Türkiye ve CHP bu seçimde de Deniz Baykal’dan kurtulamayacak.
Buna en çok sevinen de eminim ki Recep Tayyip Erdoğan’dan başkası olmayacak!