Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Erdoğan ’bayramlık ağzını açtı’

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’daki bayramlaşma törenlerinden sonra deyim yerindeyse “bayramlık ağzını açtı” ve kadrolaşma ile ilgili eleştirileri yanıtladı.

Önce yapmak istediği bazı atamaların Danıştay’dan dönmesinden yakındı. “Yani sizin orada bir güç olmanızın, yürütme olmanızın bir önemi yok” dedi.

Cumhurbaşkanı olmaya hazırlanan bir kişinin Anayasa’nın “güçler ayrılığı ilkesine” bu bağlılığı göz yaşartıcı!

Öte yandan Başbakan’ın kafası da bir hayli karışık. Hem CHP’nin çok partili yaşama geçildiğinden beri tek başına iktidar olamadığına işaret ediyor hem de CHP’nin “kadrolaşmanın kaşarlısını yaptığını” söylüyor.

Başbakan’ın kafasında “yürütmeyi ele geçirenin istediğini yapma hakkı” var ama yürütmeyi hiçbir zaman ele geçirememiş bir parti istediğini yapabilmiş. Ahmet Kaya gibi söyleyeyim: “Bu ne yaman çelişki anne!”

Bir de şu var tabii: CHP, kadrolaşmanın kaşarlısını yaptıysa, AKP’nin yaptığı da “çifte kaşarlı” kadrolaşma olmalı. Buradaki ikinci kaşar imam hatip mezuniyeti ve türbanlı eş durumundan atamalara karşılık geliyor bence.

AKP iktidara geldiğinden beri yapılan bütün atamalarda birinci öncelik bu iki özelliğe sahip olmak. Eşiniz türbanlıysa ve imam hatipliyseniz, mesleki bilgileri sizden daha önde olan meslektaşlarınızın önüne geçebiliyorsunuz çünkü.

Ankara’da görev yapan gazeteciler için de ilginç bir araştırma konusu olabilir bu: AKP iktidara gelmeden önce bakanlıkların ve bağlı kuruluşlarının merkez teşkilatlarında genel müdür yardımcısı, genel müdür, daire başkanı konumunda çalışan kaç kadın vardı, şimdi kaç kadın var?

“Kadının yeri evidir” sloganı AKP dönemindeki kadrolaşma hareketinin bayraklarından biri oldu, bilmiyorum farkında mısınız?

Atatürk heykelini temizlemek zor mu?

ANKARA Ulus Meydanı’nda Avusturyalı heykeltıraş Heinrcih Krippel tarafından tasarlanmış muazzam bir anıt var.

Anıt, bir kaide üzerine yerleştirilmiş atlı Atatürk heykeli ve çevresindeki figürlerden oluşuyor.

Dün Hürriyet Ankara gazetesinde bu heykelin son halini gösteren bir fotoğraf yayımlandı.

Heykel, Ulus Meydanı’nın artık ayrılmaz parçası olan güvercinler tarafından kirletilmiş.

Kuşların bir kabahati yok elbette. Dünyanın her yerindeki heykellerle kuşlar arasında böyle sorunlar olabiliyor.

Sorun kentin önemli anıtlarına iyi bakmak ve onları her zaman temiz tutmak zorunda olan otorite ile ilgili.

Ve bu otorite de herhalde Ankara Büyükşehir Belediyesi olmalı.

Ancak belli ki bu durum Belediye’nin umurunda bile değil.

Zaten anıttaki en son temizlik de 2002 yılında Ankara Valiliği ve Kültür Bakanlığı’nın işbirliği ile yapılmış.

O gün bugündür kimsenin aklına bir hortum ve fırça alıp heykeli temizlemek gelmemiş.

Biliyorsunuz Ankara’nın Belediye Başkanı kolayca tahmin edebileceğimiz nedenlerle “heykellere” karşı.

Ankara’nın eski sembolü Hitit Güneş Kursu’nun başına gelenleri hatırlıyorum da Atatürk anıtına karşı sergilenen bu özensizliğe şaşırmıyorum.

Densizliğin böylesi

İSTANBUL’da Tepecik Belediyesi’ne ait bir arazi “Başkan Rafet Yıldız’ın adı verilmesi koşuluyla” okul yaptırılması için İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağışlanmış.

AKP’li Başkan’ın bu eylemini eleştiren Belediye Meclisi’nin CHP’li üyeleri bu durumun yönetmeliklere aykırı olduğunu söylüyorlar.

Bu konudaki yönetmeliği bilmiyorum.

Ama yapılan iş yönetmeliklere uygun bile olsa en azından “ayıp” tanımının sınırları içine giriyor.

Kamuya ait bir arazi, yine kamu hizmeti yapması için bağışlanıyorsa bu her şeyden önce o makamda oturanlar için bir “görev” olmalı, keyfi bir işlem değil.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Belediye Başkanı’nın bu densizliğine engel olması ve okulun adını değiştirmesi gerekiyor.