Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Ermenilerin niyeti tartışmak değil!

ERMENİSTAN parlamentosunda, Ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili olarak bir araştırma komisyonu kurulmasını isteyen önerge geri çekildi.

Anadolu Ajansı’nın haberinde önergenin parlamento başkanının isteği üzerine geri çekildiği belirtiliyor.

Parlamentonun başkan yardımcısı Vahan Hovanisyan böyle bir komisyonun kurulmasının “soykırım iddialarını kabul etmeyen Türklerin işine yarayacağını” söylemiş.

“Böyle bir komisyonun kurulması 1915’teki olayları Ermenilerin kendilerinin bile anlamadığı anlamına gelir” demiş.

Bir kez daha ortaya çıkıyor ki ne Ermenistan ne de Ermenistan dışındaki ülkelere yerleşmiş Ermeniler, 1915’te gerçekte nelerin olduğu ile o kadar ilgili değiller.

Bir tek sorunları var: Türkleri soykırımcı olarak tescil ettirmek!

Bu da gösteriyor ki bizim geleneksel “Konuyu tarihçiler tartışsın” önerimiz hiçbir zaman yanıt alamayacak bir öneri. Ermeniler, yıllardır sürdürdükleri kampanyanın işe yaradığının farkındalar.

Konunun tartışılmasının ve tarihi gerçeklerin araştırılmasının en başta bu kampanyaya zarar vereceğini biliyorlar. Bu nedenle de buna asla yanaşmayacaklar.

Bu da Türkiye’nin hangi yolda ilerlemesi gerektiğini gösteriyor: Ermenilerin yaptığı kampanyanın tam tersini yapmak!

Tarihi belgelerin de kullanıldığı, kapsamlı bir halkla ilişkiler kampanyası.

Sadece devletin değil, sivil toplum kuruluşlarının da aktif olarak boy gösterecekleri bir kampanya.

Yıllardır bunu söyleyip, yazıyorum ama bunu yapmak için paramız mı yok, aklımız mı yok, hálá anlayabilmiş değilim!

Müjde! Bir sağ partimiz daha oldu

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, merkez sağ seçmenin CHP’ye yöneldiğini söyledi.

Ne zaman “CHP milliyetçi sağa kayıyor, yakında Baykal da kafa tokuşturarak selamlaşacak” diye yazsam, Baykalcılar tarafından protesto ediliyordum.

Sanırım artık bu protestoların arkası gelmez.

Baksanıza benim yıllardır söylediğimi bizzat partinin genel başkanı söylüyor.

Bu CHP için iyi bir şey midir, Baykal’ı başbakanlığa taşımaya yeter mi, onu zaman içinde göreceğiz.

Ancak şunu da hatırlamakta yarar var: Çok partili yaşama geçtiğimizden beri Türkiye’yi Bülent Ecevit’in ömrü çok kısa azınlık hükümetini saymazsak hep “sağ” partiler yönetti.

Tek partili dönemde de “sol”un iktidarda olduğu iddia edecek kimse çıkamaz sanırım.

Geldiğimiz nokta da ortada: Sosyal güvenlik sistemi çöktü, işsizlik en büyük sorun, gelir dağılımında ve bölgelerarası gelişmede uçurumlar var. Bir zamanların “tarımda kendine yeterli ülkesi”, tarımda da dışa bağımlı hale geldi. Ekonomide yapısal sorunlar devam ediyor. Hayatından memnun olanların sayısı toplumun yüzde 10’u bile değil.

Demokrasimizin hálá topal olması, dış sorunlarımızı çözememiş olmamız da bunların tuzu, biberi!

Türkiye’nin siyasette ihtiyaç duyduğu şey, herkesin topyekûn merkez sağda yer alması değil.

Halkın ve demokrasinin sorunlarına hassas, toplumsal eşitsizlikleri kendisine dert edinen, bugüne kadar yapıldığından farklı şeyler öneren bir yönetim anlayışına ihtiyaç var.

Merkez sağ partilerin bunu bugüne kadar gerçekleştirememiş olmasının önemli bir nedeni de merkez solda, devletçi olmayan bir muhalefetin yokluğuydu.

CHP sola kaymalı, sağa değil. Türkiye’nin asıl ihtiyacı bu.

Fedakár belediye başkanı kadınları koruyor!

İSTANBUL’un Bağcılar ilçesinde AKP’li Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklık, sadece kadınların girebileceği bir park yaptırıyor.

Haber dünkü Milliyet’te yayımlandı.

Parkta spor ve çocuk oyun alanları ile bir de kafeterya olacak. Kafeteryayı da kadınlar işletecekler. Başkan Kıyıklık, kafeteryada eşleri ile birlikte gelen erkeklerin oturmalarına izin verileceğini söylüyor. “Tek erkek istemiyoruz. Kadınlar burada erkekler bizi rahatsız eder, laf atar kaygısı olmadan oturabilecekler” diyor.

Haberde “erkek”ten neyin kastedildiği anlaşılmıyor. Erkek çocuklara kaç yaşından itibaren parkın yasaklanacağını bu nedenle bilemiyoruz. Ama herhalde “akıl baliğ” olduğu düşünülen erkek çocuklar da buraya sokulmayacak.

Kapıdaki görevli bunu nasıl anlayacak, o da artık onun hünerine kalmış!

Böylece İstanbul’un ortasında kadınların “özgürleştirilmek gerekçesiyle toplumdan tecrit edilecekleri” bir alan yaratılmış olacak.

Tarikat hastanelerinde ve okullarında başlayan uygulama belediye eliyle toplumsal yaşamın içine sokulacak.

Cüppeli Ahmet Hoca’nın açıklamalarından beri bu kesimin kadınlardan neden korktuğunu, kadınlar ile erkeklerin aynı ortamlarda bulunmalarından neden rahatsız olduklarını daha iyi anlıyorum.

Çünkü bunların abdestleri küçücük kızları bile örtüsüz görünce bozulabiliyor. Daha da kötüsü Mudanya Müftüsü’nün dediği gibi, el sıkışınca bile nikáh düşüyor!

Bu nedenle parkın kadınları erkeklerden korumak amaçlı değil, erkekleri kadınlardan korumak amaçlı yapıldığını düşünüyorum ki bu kesimin dünya görüşüne bu tanım daha uygun.

Artık bunun arkasından nelerin geleceğini siz düşünün. Zaten bir süredir bazı kamu kuruluşlarında para ödeme vezneleri de ayrıldı biliyorsunuz.

Harem-selamlık otobüsler, okullar, stadyumlar, vapurlar, trenler, lokantalar da yoldadır.

Bunu sakın irtica (pardon Başbakan artık “aşırılık” dememizi istiyor) ile karıştırmayın, maksat “kadınları korumak“!