Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Güneşin altında yeni bir şey yok

SABA Melikesi Belkıs, bugün Etiyopya ve Yemen’in bulunduğu bölgede hüküm sürdüğü rivayet edilen Saba Krallığı’nın hükümdarıydı. Modern arkeoloji bilimi böyle bir medeniyetin varlığını henüz kanıtlamamış olmakla birlikte kutsal kitaplarda varlığından söz edilen bir ülkeydi.

İslam kültüründe Belkıs olarak adlandırılan melike, kendi “memleketinde” Makeda adıyla bilinirmiş. Habeşi lisanında “Bu şekilde değil, böyle değil” anlamında bir sözcük bu.
Bazı kaynaklarda Lilith ve Nikola olarak da isimlendiriliyor.
Nasıl bir kişilik olduğunu tahmin etmek zor değil.
Çok zengin bir ülkenin tek hâkimi olan bir kadın! O vakit estetik ameliyatlar da bilinmiyordu kuşkusuz ama onun da sahip olduğu onca zenginlikle kendisini güzelleştirecek bazı yöntemler kullanmış olabileceğini tahmin etmek zor değil.
Büyük olasılıkla bugünün petrol zengini şeyhlerinin şımartılmış kızları gibi olmalı. Gününü aylaklıkla geçiren, müzik dinleyip, dans eden bir genç kadın! Rönesans’tan sonra beyaz tenli bir kadın olarak çizilmişse de yaşadığı ülkeyi dikkate alarak aslında siyahi olduğunu söyleyebiliriz. Beyazperdede önce Gina Lollobrigida tarafından canlandırılmıştı, hiç olmazsa esmer ve siyah saçlı güzel bir kadındı Gina. Filmin daha sonraki çevriminde doğru yol bulundu, Belkıs’ı Halle Berry oynadı ki en azından rengin tutturulduğunu söyleyebiliriz.
Saba Melikesi Belkıs, durduk yerde aklıma gelmedi tabii.
İsimlerin önemi yok, hangisinin daha zengin olduğu konusunda uzun bir tartışma yapsak bir sonuca varamayacağımız bir kadın ve erkek, gazetelerin magazin sayfalarını da uzun süre meşgul eden bir aşk yaşadıktan, birbirlerinin isimlerini bileklerine dövme yaptırdıktan sonra ayrıldılar. Bunu da gazetelerde okuduk.
Hazreti Süleyman ve Saba Melikesi’nin ilişkisini buna benzetirdim. Belkıs, zenginliğini ve ününü duyduğu Kral Solomon’u (Süleyman Peygamber olarak tanıyoruz) ziyarete gelmişti ve gelirken de yanında 4.5 ton altın getirmişti.
Bunu yaparken kendi zenginliği ile Kral’ı etkilemek istediğini varsayabiliriz. Ama “avlanan” kendisi oldu, Kral’ın bilgeliği ve zenginliği karşısında dili tutuldu ve âşık oldu.
Normal olarak bir erkeğin arzuladığı şeyler çoğunlukla gerçeklikten bağımsızdır. Benim şahane bir yelkenli ile dünya turuna çıkma hayalim gibi!
Kadınlar ise daha gerçekçidir, gerçek olan şeyler arasından istediği şeyin ne olduğunu keşfeder, ona yönelir.
Ama dedim ya “normal olandan” söz ediyoruz. Bazen Yin ve Yang bir insanın içinde öyle bir bileşim yaratabilir ki zaten onlara “erkek gibi kadın” diyoruz! Erkekse de “bir genç kız kalbine sahip” tanımlaması, başka çağrışımlar yaratmaması açısından daha uygun!
Saba Melikesi’nin, develere altın yüklerini sararak, Kral Süleyman’ı etkilemek hayaliyle yola çıkması da buna benzer bir Yin ve Yang oyunu olmalı. Ama sonunda kadın olarak bulduğu gerçeğe âşık oldu.
Süleyman’ın gururunun da bu durumdan çok hoşnut olduğunu tahmin edebiliriz. Bir kadının ilgisini çekmek, bir kadını kendisine âşık etmek hangi erkeğin hoşuna gitmez ki? Zaten Süleyman Peygamber de kendisine aşırı güvenen Belkıs’ı şaşırtmak için, camdan köşkünün zeminini billur ile kaplatmış, altından su akıtıp, içine balıklar koymuştu. Camdan köşke giren Belkıs bir suyun içinden geçeceğini zannederek eteklerini topladığında çevredekilerin gülüp gülmediklerini bilemiyoruz.
Kutsal metinler bu olay nedeniyle Belkıs’ın Hazreti İbrahim geleneğine uygun olarak tek tanrının varlığını kabul ettiğini belirtiyor.
Bir magazin haberinden yola çıkarak dinler tarihi anlatacak değilim elbette, zaten benim müktesebatım da buna yetmez.
Ama şurası bir gerçek ki günümüz dünyasında da her şey bunun üzerinde dönüyor: Kadınları etkilemek isteyen erkeklerin aklından olmadık şeyler geçebiliyor.
Bir erkek hayatta ne yapıyorsa, onu hep bir kadını etkilemek için yapıyor. Belki camdan köşkler yapıp, zeminine billur döşetmek herkesin altından kalkabileceği bir şey değil ama biz fani ve sıradan erkeklerin küçük çabalarının da işe yaramadığını söylemek zor.
Hazreti Süleyman taa o vakit söylemiş zaten: “Güneşin altında yeni bir şey yok!”

Adalet Bakanlığı müfettiş gönderdi

DÜN bu köşede KCK soruşturması kapsamında tutuklu olarak Maltepe Cezaevi’nde bulunan Vatan gazetesi muhabiri Çağdaş Ulus’un cezaevinde kötü muamele ile karşılaştığını, avukatının açıklamasına dayanarak yazmıştım.
Adalet Bakanı’nın basın danışmanı dün öğlen saatlerinde aradı ve Bakan Sadullah Ergin’in daha önce de bu konuyla ilgilendiğini ve ilk bilgilerinin iddiayı teyit etmediğini söyledi. Ancak, buna rağmen Adalet Bakanı bir müfettişi konuyu incelemesi ve tutuklu gazeteci Çağdaş Ulus’u dinlemesi için görevlendirdi. Müfettişin dün yola çıktığı da bana ulaştırılan bilgiler arasında.
Adalet Bakanlığı’na bu hassasiyeti nedeniyle teşekkür ederim.