Mahkemede serbest gazetede yasak
STAR Gazetesi yazarı Şamil Tayyar, Ergenekon Davası sanıklarından gazeteci Güler Kömürcü ile Tuğrul Türkeş arasında geçen bir telefon görüşmesini yayımladığı için “Haberleşmenin ve özel hayatın gizliliğini ihlal etmek” suçundan mahkûm oldu.Davanın detaylarına baktığınızda şaşırmamak mümkün değil.
Mahkûm olan gazeteci, Ergenekon Davası dosyasına dava ve iddia edilen suçla hiç ilgisi olmadığı halde konulmuş ve bu nedenle de alenileşmiş bir telefon görüşmesini yayınlamış.
Yani “özel hayatı ve gizliliği ihlal eden” birileri varsa, onlar Ergenekon Davası dosyasını hazırlayan savcılardan başkası değil.
Ama biliyorsunuz, söz konusu savcılar halen görevlerinin başındalar ve aynı işlemleri ısrarla tekrarlamaya devam ediyorlar.
Oysa kanun çok açık: Mahkemenin izninden sonra dinlenilen konuşmalar, takip edilen suç ile ilgili değilse kayıtlarının imha edilmesi, durumun ilgiliye bir yazı ile bildirilmesi gerekiyor.
Bu savcılar, bu tür konuşmaları imha etmedikleri gibi, bir de getirip dava dosyasına koyarak alenileştiriyorlar.
Amaçları, bu davada yargılanan kişilere karşı kamuoyunda olumsuz bir algı yaratmak!
Kanunu çiğniyor olmalarının nedeni bu. Büyük bir ihtimalle şöyle düşünüyorlar: “Biz bu kadar sanığı bu davada, bu deliller ile mahkûm ettiremeyiz. Ama öyle şeyler yapalım ki kimse suçsuzluklarına inanmasın.”
Şamil Tayyar hakkındaki mahkûmiyet kararı, Ergenekon Davası’ndaki bazı hukuk dışı uygulamaların, bu davanın sonucunu ne kadar sakatlayacağını gösteren bir örnek oluşturuyor.
Türkiye’nin geçmişindeki bazı karanlıkları aydınlatacağı ümit edilen bir davanın, bu hale getirilmesinin nedeni ise davayı siyasal bir gösteriye dönüştürme çabasıdır.
Hukuk tarihi hiç kuşku yok ki bu ağır suçu affetmeyecek.
Sorun demokrat olmaması
BAŞBAKAN Recep Tayip Erdoğan, gazetecilere verdiği iftar yemeğinde özerk kuruluşlardan yakındı. Merkez Bankası’nın bağımsızlığından şikâyet etti ve “Davul bizde, tokmak onların elinde” sözünün “aynen geçerli olduğunu” söyledi. Bu, Başbakan’ın mutlak iktidarını paylaşmamak arzusundan kaynaklanıyor.
Yargının bağımsızlığından yakınmasının nedeni de bu, özerk kuruluşların varlığından rahatsız olmasının nedeni de bu.
RTÜK gibi özerk kuruluşlara bir itirazı yok, çünkü orayı istediği gibi yönetebiliyor, istediği kararları aldırtabiliyor. Kafasının gerisindeki “Putinleşme özlemi” dediğimiz şey de bundan başka bir şey değil zaten.
Partisini nasıl tek adam olarak yönetiyor, parti kongrelerini nasıl bir demokrasi tiyatrosuna dönüştürüyorsa, ülkeyi de öyle yönetmek derdinde.
Demokratik dünyanın neredeyse tümünde Merkez Bankası hükümetlerden bağımsız olarak çalışıyor. Obama, Sarkozy, Merkel’in “Merkez Bankası’nın bağım-sızlığından” yakındıklarını duyan oldu mu? Sorunumuzun temeli Başbakan’ın demokrasi fikrini yeterince içselleştirmiş olmamasında yatıyor.
Muhalefete, bağımsız yargıya, özerk kuruluşlara, bağımsız medyaya duyduğu öfkenin altında bu var.
Daum hemen gönderilmeli
FENERBAHÇE-Twente ve Panathinaikos-Galatasaray maçlarını, reklam kirliliğinden uzak olarak izlemenin ne kadar keyif verici olduğunu hep birlikte gördük ve bir kez daha milli maçların naklen yayınındaki rezaleti hatırladık. UEFA, bu yıl UEFA Kupası’nı Avrupa Ligi adı altında yeniden düzenledi. Elindeki malın değerini bildiği için de tıpkı Şampiyonlar Ligi’nde olduğu gibi temel yayıncılık standartları koydu ve bunu uygulatıyor!
Yayının reklamlarla izlenemez hale getirilememesinin temel nedeni bu. Yoksa bizim yayıncı kuruluşlara kalsaydı, bu maçlar da aynı milli maçlar gibi reklamlar yüzünden izlenemez hale gelecekti. Futbol Federasyonu’nun gelecekteki milli maç ihalelerini düzenlerken bu örneği dikkate alması gerekiyor. Söz futboldan açılmışken Fenerbahçe’ye de değinmek istiyorum.
Aziz Yıldırım, Fenerbahçe’yi üç yıl üst üste şampiyon yapma sözü ile seçildi. Bu sözden, Fenerbahçe şampiyon olamaz ise istifa edeceği sonucunu çıkarıyoruz.
Şunu söyleyeyim: Başkan, Daum’dan hemen vazgeçmezse yüz milyonlarca dolar harcanarak kurulan bu takımın şampiyon olabilmesi de mümkün değil.
Çünkü aradan geçen yıllar içinde Daum’un kafasının, kendisinin gönderilmesine neden olan hatalardan arınmadığı ortaya çıktı.
Değişiklik ne kadar çabuk olursa, Başkan’ın koltuğu da o kadar sağlam olur, ben söylemiş olayım.
Bayramınız kutlu olsun
İSTEYENİN Şeker, dileyenin Ramazan Bayramı kutlu olsun.
Bayram süresince yazılarıma ara veriyorum, Başbakan’ın da gözü aydın olsun!