Yataklık edenleri bulmak gerekiyor
SON yılların kamuoyunda en çok nefret yaratan cinayetinin sanığı Cem Garipoğlu teslim oldu.
Garipoğlu, çocuk mahkemesine çıkarıldı. Eğer kemik yaşı testi de bunu haklı kılarsa Garipoğlu’nun yaşı küçük olduğu için çok az bir ceza ile kurtulabilmesi mümkün görülüyor.
Türkiye için çok şaşılacak bir durum değil.
Zaten Garipoğlu, yargılama süreci boyunca boynunu bir kenara eğip, takım elbise, kravat takarsa ve yargıçlara ileri geri sözler söylemezse benzeri şekilde indirimlerden yararlanacak.
“Duruşmadaki iyi hali” işlediği ağır suçu “hafifletecek”.
Kimse, suç anındaki iyi–kötü hali aklına bile getirmeyecek.
O küçücük kız öldürüldüğü ile kalacak.
Bu olay gazetelere yansıdığı günden beri en çok bunu düşündüm.
“Benzeri bir suçu kendi çocuğum işlemiş olsaydı ne yapardım” diye!
Böyle bir durum karşısında ne yapacağınızı söylerseniz söyleyin, benim için inandırıcı değil.
İnsanın başına gelmeden kimse ne yapacağını gerçekten bilemez.
Elbette bu durum, sanığın bu kadar gün saklanmasındaki suçu ortadan kaldırmaya yetmez.
Soruşturmanın bu yönde derinleştirilmesi, zanlının bunca gün kaçıp, saklanmasına yataklık edenlerin de ortaya çıkarılması gerekiyor.
Onların suçu, belki bir anlık öfke ile cinayeti işleyenden daha fazladır diye düşünüyorum.
Çünkü onlar ortada küçücük bir kızın aşağılanmış cesedi dururken, bu işi taammüden yaptılar.
Kamu vicdanının rahatlaması, ancak o kişilerin ortaya çıkarılıp, cezalandırılması ile mümkün olabilir.
Bakalım şimdi ne yazacaklar
VAKİT gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez, 14 yaşındaki bir kız çocuğunu cinsel açıdan istismar ettiği için 13 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Bakalım şimdi neler yazacaklar?
Artık “28 Şubat’ın bir etkisi” gerekçesini kullanabilmelerine olanak yok.
Aynı şekilde “Ergenekon’un parmağı” da aranamayacak, çünkü herkes içeride!
Ama çok zekice olmasa da bir gerekçe bulacaklarına ve Üzmez ağabeyleri için üzüleceklerine kuşku yok.
Bu olay gösteriyor ki bu tiplerin çevrelerindeki kadınların sıkı sıkıya örtünmeleri gerçek bir zorunluluk.
Çünkü bunlar bir oyuncak bebeğin saçından bile tahrik olabilecek durumda, tuhaf insanlar.
Akılları fikirleri sadece sekste ve bir kadının dizini gördükleri zaman gözlerinin dönüvermesi işten bile değil.
Şimdi el altından bir çalışma yapacaklarını bekliyorum.
Çünkü Hüseyin Üzmez, 76 yaşında ve Cumhurbaşkanı’nın yüreği yaşlı insanların hapislerde sürünmesine tahammül edemeyecek kadar yufka!
Yakın bir gelecekte bir özel af uygulaması ile karşılaşırsanız hiç şaşırmayın!
Deniz Feneri için yeni fikirler
ALMANYA’DAKİ Deniz Feneri’nin toplanan yardım paralarını yuttuğu artık mahkeme kararlarıyla sabit.
Davanın Türkiye ayağında hiçbir ilerleme görülmüyor.
Varsa da o kadar iyi gizleniyor ki kimsenin haberi olamıyor.
Bayram nedeniyle Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği Almanya’da yeni bir kampanya yapmış.
Yardım toplamaya çalışıyorlar. Artık yardım edebilecek birisini bulabilirler mi, bilemiyorum. Ama hedef Türkler olduğuna göre çok zorlanmayacaklarını tahmin edebiliriz.
Derneğin, “AK Parti yandaşı” televizyonların Avrupa yayınlarında yayımlanan reklamlarında bir çocuk fenerin camlarına yapıştırılmış gazeteleri yırtarak, yardım çağrısında bulunuyormuş.
Böylece demek istiyorlar ki “Gazetelerin yazdığına aldırmayın, Euro’ları bize verin”.
Bence bu kampanya yetersiz!
Daha çok para toplamak için şöyle şeyler de yapmalılar:
Bir film, yardım paralarını toplayıp, kendisine özel televizyon şirketi kuran birisini göstermeli mesela. Böylece yardım paralarının boşa gitmeyeceğini, bir din kardeşimizin cukkayı sağlama alacağını anlatabilirler.
Bir filmde de yabancı isimli bir “gemiciğin”, nasıl Türk ismi aldığı gösterilmeli. Nasıl ki Müslüman olmayan bir insanı dine döndürmek sevap ise, bu da öyle bir sevapmış gibi sunulmalı.
Bir filmde de gazete yırtan çocuk yerine, Başbakan oynamalı. Gazete yırtmanın değil, el koymanın daha iyi bir yöntem olduğu işlenmeli.