Şimdi kötü haber
BU kısa özetten sonra bugün Halk Bankası ve Vakıflar Bankası yöneticileri ile Çalık Grubu yöneticilerini yakından ilgilendiren bir Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararına bakalım.
Esas: 2904 / 11 – 58, Karar: 2005 / 58 numaralı bu kararın tam metnine herkes kolayca ulaşabilir.
Özellikle de cumhuriyet savcılarının ellerini uzatsalar kitaplıklarında kolayca ulaşabilecekleri bir karar bu.
Davada yargılananlar tesadüfe bakın ki yine Halk Bank yöneticileri. Diğer suçlular ise Yahya Demirel ve arkadaşları.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararına göre Yahya Bey de tıpkı Çalık Bey gibi kredi almak için teminat olarak gösterdiği gayrimenkullerin değerlerini olduğundan çok daha yüksek göstermiş.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bu durumun “nitelikli dolandırıcılık suçu” oluşturduğunu belirtiyor.
Banka yöneticilerini de “zimmet” suçlaması altında bırakıyor.
Suçu oluşturan en önemli neden, teminatların değerinin olduğundan yüksek gösterilmesi ve banka yöneticilerinin de bu durumu bilerek ya da aymazlıkla kabul ettikleri olarak belirtiliyor.
Kararın tam metni 60 sayfaya yakın. Şimdiden uyarıyorum, Çalık Grubu’nun ve her iki kamu bankasının yöneticilerinin avukatları bu kararları şimdiden ezberlemeye başlamalılar.
Elbette Başbakan’ın damadının yönetici olduğu bir şirkete dava açabilecek cesarette bir savcı çıkarsa!
Şu uyarıyı da yapmak benim gazeteci olarak görevimdir:
Bu karar, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan herkesi bağlayacak nitelikte bir karardır, yok sayılamaz.
Ortada böyle bir karar varken, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun raporu ve Sabah Gazetesi’nde yayımlanan Çalık Grubu’nun “suç itirafı” elimizdeyken, savcıların bunu görmezden gelmelerinin de yasalarımızda karşılığı olduğunu biliyorum.
Başta muhalefet partileri ve hukukun üstünlüğüne inanan herkes bu olayın takipçisi olmalıdır.
Dünkü yazımı “Yüksek Denetleme Kurulu’nun bu raporu Erdoğan’ı Yüce Divan’a götürecek süreçte bir kilometre taşı olarak arşivlerde bekleyecek şimdilik” diye bitirmiştim.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararını okuyunca, dosyanın raflarda çok sürünmeyeceğini düşündüm.
Değerli bir arkadaşımı yitirdim
HIZIR Tüzel’i, Gelişim Yayınları’nda çalışmak üzere Ankara’dan İstanbul’a taşındığım günlerde tanımıştım.Duygu Asena’nın efsanevi Kadınca’sında ve Nokta Dergisi’nde muhabirlik yapardı.
Koşturmadığı zamanlarda da ince bir zeká ürünü olan esprilerle hepimizi güldürürdü.
Hızır ile yollarımız ilerleyen yıllarda Radikal’de bir kez daha kesişmişti. Ben Genel Yayın Müdürü idim ve Hızır’dan Radikal’in röportajcılarından biri olmasını istemiştim.
Artık çalışmayı düşünmediğini söylemişti ama ortak bir arkadaşımız sayesinde ikna etmeyi başarmıştım.
Giderek geleneksel hale de getirdiği “esprili fotoğraflarıyla” yayımlanan röportajları, o günlerin gündemi nedeniyle zaman zaman asık yüzlü olan Radikal’e yeni bir hava katmış, okuyucularımızın günlerine tebessüm ederek başlamalarına yardım etmişti.
Röportajlarının bir bölümünü sonradan “Dalga gibi geçiyorum” isimli bir kitapta toplamıştı.
Dün öğrendim ki yeni bir yaşam kurmak için yerleşmeye çalıştığı Ayvalık’ta ölüm onu yakalamayı başarmış.
Yurtdışında olduğum için cenazesine gidip vedalaşamayacağım Hızır ile.
Belki böylesi daha iyi oldu benim için. Hatırımda hep canlı kalsın istiyorum çünkü.
Değerli bir gazeteciyi ve arkadaşımı kaybettim. Sevenlerinin, okuyucularının başı sağ olsun, Allah rahmet eylesin.
Bu bir suç duyurusudur: Usulsüz teminat dolandırıcılığı
BAŞBAKANLIK Yüksek Denetleme Kurulu, Sabah ve Atv’nin satın alınması sırasında Halk Bankası ve Vakıflar Bankası tarafından verilen kredilerle ilgili olarak bir inceleme yaptı ve bununla ilgili raporunu TBMM’ye gönderdi.
Dün de bununla ilgili yazdığım yazıda belirttiğim gibi raporun vurguladığı gerçekleri üç başlık halinde toplayabiliriz:
– Çalık Grubu’na ait ve değeri 100 milyon lira olan gayrimenkuller 975 milyon lira değerle ipotek edildi.
– Krediler “proje kredisi” olarak açıldı, süren bir iş için verilen bu kredinin “orta – uzun vadeli kredi” olması gerekiyordu.
– Ahmet Çalık’ın kişisel teminatı ile ilgili olarak da kişisel serbest mal varlığı araştırması yapılmadı.
Dün Sabah Gazetesi sürmanşetinde “İftiralara Cevap” başlığıyla bir “açıklama” yayımladı.
Haberin başlık spotunda “Ciner ve Doğan medyaları asılsız iddialar ve iftiralar ile Sabah – Atv’yi hedef aldılar” deniliyor.
Açıklamayı okuyunca anlıyorsunuz ki “asılsız denilen iddialar” doğru imiş.
Sabah’ın haberinde kredide ayrıcalık yapılmadığı anlatılıyor ve bankalara katmerli teminat verildiği söyleniyor. Haberde şöyle bir bölüm var:
“Bankalar, Sabah – Atv’nin 102.7 milyon lira değerindeki gayrimenkulleri üzerine 975 milyon lira ipotek koydu. Bu durum ipotek değerinin şişirilmesi anlamına gelmiyor. Aksine, bankaya ipotek verilen taşınmazların değerinde ileride ortaya çıkacak artışlar, teminata eklenmiş oluyor.”
İnsan bir çocuğu kandırmaya çalışırken bile biraz daha gayretli olur ki yalanı ortaya çıkmasın.
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun TBMM’ye giden raporu nasıl “iftira” oluyor anlayabilmek mümkün değil.
Üstelik haber de raporu doğruluyor.
Çalık Grubu’nun gayrimenkullerinin kredi geri ödenene kadar nasıl olup da 9 misli değer kazanacağı da herhalde falcılardan alınmış bir bilgi olsa gerek.