Yine de şahlanıyor kolbaşının külhanı!
BAŞBAKAN’ın “Hazır ol cenge, ister isen sulhu salah” sözlerini söylemesinin ardından cenk davulları vurmaya başladı.
Yakında televizyon ekranlarında, radyo mikrofonlarında serhat türküleri de çalınmaya başlar, rahmetli Hasan Mutlucan’ı dinlemeye başlarız: Yine de şahlanıyor aman kolbaşının külhanı!
Nitekim apoletsiz generallerden AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, şimdiden Şam’da Şeyh Şamil oynama hazırlıklarına başlamış bile. Beyaz TV’de yaptığı konuşmada “Bugün Türkiye arzu ederse bunu çok iddia ederek söylüyorum üç saatte Şam’a varırız” dedi.
“Şam’a kadar varabilecek harekât hazırlığının yapıldığını ve tamamlandığını ifade ediyorum” diye de ekliyor.
İstanbul’dan uçağa binerseniz iki saat sonra Şam’a varabiliyorsunuz ama bütün orduyu buradan uçakla Şam’a göndermenin olanağı yok tabii, mecburen karayolu kullanılacak!
Karayolları haritasına bakarsanız Gaziantep ile Şam arasındaki yol düze yakın bir çizgi izleyerek ilerliyor ve uzunluğu 480 kilometre.
Ortalama yüz kilometre hız yapan bir otomobil ile yolculuk yaparsanız (ki o yolda bu ortalamayı tutturmak da o kadar kolay değil, inişi var, çıkışı var, kamyonların arkasına takılmak da var) yaklaşık beş saatlik bir yol.
Diyelim ki ordu sınıra konuşlandı, oradan sonrası bile yaklaşık 400 kilometre.
Ve bu yolu bir yandan savaşarak kat etmek de gerekecek.
Şamil Tayyar’a bu plandan söz eden komutanla tanışmak isterdim. Zamanında Napolyon’un, Hitler’in elinde böyle generaller olsa dünya tarihi nasıl değişirdi kim bilir!
Yandaş medyanın zor sınavı
DİYARBAKIR Emniyet Müdürü Recep Güven, “Dağda ölen teröriste ağlamıyorsanız insan değilsiniz” cümlesini ilk olarak 2005’te, Bahçeşehir Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşmada söylemişti.
Bu sözlerini, 7 Ekim Pazar günü, gazetecilerle yaptığı tanışma toplantısında, kendisi gündeme getirerek hatırlattı.
Bu haber 8 Ekim Pazartesi günü yandaş medyada Yeni Şafak ve Zaman gazetelerinde yayımlandı. Büyük gazetelerde yayımlanana kadar da herhangi bir gürültü kopmadı.
Yandaş medyanın zor bir sınavıydı, bakın sınıfı geçen kim oldu:
8 Ekim Pazartesi günü Yeni Şafak haberi “Bu sözler çok tartışılır” başlığıyla yayımladı. Salı günü Zaman, haberi birinci sayfanın sol üst köşesinden büyükçe görerek, “Bir çocuk dağa çıkıyorsa bunda hepimizin payı var” başlığıyla, Emniyet Müdürü’nün ağzından verdi.
9 Ekim Salı günü Sabah, habere “Dağda ölen teröriste de ağlarım” başlığıyla, birinci sayfasının sağ alt köşesinde yer verdi. Star ve Akit haberi hiç kullanmadı.
8 Ekim günü Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bir açıklama yaptı.
Arınç’ın açıklaması 9 Ekim Salı günü gazetelerine yansıdı. Emniyet Müdürü’nün sözlerini yayımlamayan Star, Arınç’ın Güven’i destekleyen sözlerini “Müdürün sözlerini takdir ediyorum” başlığıyla, birinci sayfasının sağ alt köşesinde verdi. Belli ki “Arınç konuşunca bu haberdir” diye düşünülmüş.
Sabah, “Müdüre güven” başlığıyla, AKP, CHP ve BDP’den bazı isimlerin müdüre destek verdiğini, sağ alt köşeden, orta büyüklükte bir haberle duyurmuştu.
Yeni Şafak ilk gün manşete taşımasına karşın, 9 Ekim’de haberi birinci sayfadan görmemiş. İçeride ise onaylayan bir ifade ile veriyor: “Devletin dili bu olmalıdır!”
Zaman gazetesi gelişmeleri iç sayfalarından birinde, Arınç’ın açıklamasının içinde, bir cümle halinde kullanmış.
Akit’in tavrı devam ediyor, haberi hiç kullanmamış.
Aynı gün, yani 9 Ekim günü Başbakan Erdoğan yaptığı açıklamada “Ölen terörist için ağlamayız” dedi. Bu açıklama, 10 Ekim Çarşamba gazetelerine şöyle yansıdı:
Sabah, açıklamayı “Terörist için ağlamayız” başlığıyla manşetten verdi.
Star, haberi birinci sayfasında, epey küçük bir yerden, hatta saklayarak, “Dağda ölen terörist için ağlamayız” başlığıyla verdi. Belli ki yazıişlerine kararsızlık hâkim.
Zaman, Erdoğan’ın konuşmasının bu bölümünü birinci sayfasında hiç kullanmadı. Erdoğan’ın “Ölen teröriste ağlamayız” cümlesi, iç sayfalardan birinde, haberin içinde tutularak, hiç görünmeyecek şekilde kullandı. Belli ki “hizmet”, Başbakan’dan farklı düşünüyor, kim bilir belki de Emniyet Müdürü’nün hizmete devam etmesinden yana olduğu için!
Yeni Şafak, Erdoğan’ın açıklamalarını birinci sayfasında büyük gördü, ancak “Ölen teröriste ağlamayız” açıklamasını haberin içinde bıraktı. Bir gün önce “Devletin dili böyle olmalı” demenin sıkıntısı seziliyordu.
İlk iki gün haberi hiç görmeyen Akit, Başbakan’ın sözlerini birinci sayfasında “Terörist için ağlamayız” başlığıyla, geniş bir yerden verdi.
Bu durumda “altın madalya” Akit’e gidiyor! Başbakan’ın duygu ve düşüncelerini en iyi okuyan yandaş gazete olması sıfatıyla!
Uyanık olmanın zamanıdır
PKK’nın kentlerde terör eylemleri yapmasını zaten bekliyorduk ama bu kadar vahşice ve gözü dönmüş bir şekilde okullara bile saldıracak kadar alçalabileceklerini doğrusunu isterseniz düşünememiştim.
Belli ki Kandil’deki savaş ağaları bir yandan taşeronluk paralarıyla ceplerini doldururken, diğer yandan da masum insanlara saldıracaklar.
Bu tür terörle mücadele etmek elbette kolay değil. İstihbarat örgütünün, polisin işi son derece zor!
Bu nedenle vatandaşların da artık daha dikkatli ve uyanık olmalarının zamanıdır.
Şüpheli hareketleri, ortalık yere bırakılmış paketleri, çantaları “Bana ne” demeyip, güvenlik güçlerine bildirmekte yarar var.
Elbette güvenlik güçlerini iş yapamaz hale getirmemeye de özen göstererek, gerçekten şüpheli durumları bildirmek gerekiyor.
Teröristler yaşam biçimimize, huzurumuza saldırıyor, buna hep birlikte direnmeliyiz.