Amerika bu kadar saf olabilir mi?
Bush Yönetimi’nin hazırladığı “Büyük Ortadoğu Projesi” için düğmeye basıldı. ABD, Ortadoğu’da demokratik açılımların gerçekleştirilmesi ve topyekûn bir ekonomik kalkınmanın başlatılması için hazırladığı planı haziran ayındaki G 8 toplantısında masaya getirecek ve bu projenin hayata geçirilmesi için bir girişim başlatılmasına çalışacak.
Bu amaçla ABD Dışişleri Bakanı Marc Grossman bölgeye yapacağı gezi çerçevesinde perşembe günü Türkiye’ye de geliyor.
Bush yönetiminin bölgeye dışarıdan demokrasi ihracı projesi böylece yeni bir aşamasına girmiş bulunuyor.
İşin ilginç yönü ABD’nin “demokrasiyi getirmek amacıyla” giriştiğini iddia ettiği askeri harekât da Irak’ta geçici Anayasa taslağının ortaya çıkmasıyla yeni bir dönemece girdi.
Irak geçici Anayasa taslağı, Irak’ta gelişmiş bir demokrasi kurulabilmesinin dışardan zorlamalarla yapılabileceğine inananları hayal kırıklığına uğratacak maddeler de içeriyor.
Arap dünyası tepkili
Irak’ın yeni demokrasisi, öyle görünüyor ki “İran demokrasisi”nden hallice olacak. Anayasa’da şeriat hukukuna dayalı bir devlet yapısı öngörülmemekle birlikte “çıkarılacak yasaların İslam dinine aykırı olamayacağı” hükmü yer alıyor.
Demokrasinin gelişmesi için her şeyden önce din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması gerektiğini savunanların açıklamakta zorlanacakları bir tablo bu..
Öte yandan ABD’nin “Büyük Ortadoğu Projesi” beklendiği gibi Arap ülkelerinin neredeyse tümünde tepkiyle karşılandı.
Mısır ve Suudi Arabistan kendi “projelerini” kapsamlı bir şekilde belgeye dökerlerken Arap Birliği de önümüzdeki toplantısında bir reform paketini tartışmaya açacak.
Bu üç belge ay sonunda Tunus’taki toplantıda masaya yatırılacak..
Müslümanların çoğunlukta olduğu bir ülkede demokrasinin kurulup yaşatılabileceğini ve zaman içinde Batı standartlarına da ulaşabileceğini gösteren tek örneğin Türkiye olması ise Arap dünyasını rahatsız eden bir başka “veri”..
Destek bulmaları zor
Amerika’da bu konu üzerine düşünüp, çalışan çevrelerin bu kadar “saf” olabileceklerini elbette tahmin etmiyorum ama bir bölgeye, dışardan dayatılacak demokrasi ve kalkınma projesinin başarı şansının da çok olmadığını düşünüyorum.
Üstelik unutmamak gerekiyor ki ABD, bugüne kadar Ortadoğu’nun gerici rejimlerinin, diktatörlüklerinin baş destekçisiydi.
Bölgede yaşayan halkın çoğunluğu için ABD “şeytan”ın ta kendisi ve sırf bu nedenle ABD kaynaklı herhangi bir projenin halktan istediği desteği sağlayabilmesi çok zor.
Önce Filistin sorunu
Amerika’nın bir türlü görmediği ya da görmek istemediği şey, Ortadoğu’da asıl sorunun Filistin’den kaynaklandığıdır..
Filistin’de kendi topraklarında esir olmaya zorlanmış bir halk var ve Filistin halkının bu acısı aynı zamanda bölgedeki gerici diktatörlüklerin de yaşam kaynağı..
“Filistin utancı” bölgedeki Arap halklarının kendi gerici yönetimlerine ve diktatörlerine baş kaldırmalarını önleyen en büyük faktör. Çünkü Arap halkının çoğunluğu, sorunlarının kaynağını kendi ülkelerinin yönetimlerinde değil, İsrail – Amerikan ortaklığının Filistin’de yarattığı sonuçta buluyorlar..
Filistin halkı özgürlüğüne kavuşmadan, Filistin’de adil bir çözüme ulaşılmadan, sorunun Arap halklarında yol açtığı aşağılık kompleksinin giderilmesi de mümkün değil.
ABD planını, sadece dışardan empoze edildiği için değil, Filistin sorununa da adil bir çözüm getirmediği için başarısızlığa uğramaya mahkûm bir plan olarak görüyorum.
Ortadoğu sorununun kaynakları Filistin’de. Çözüm çalışmalarına da önce oradan başlanmalı.