Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Aşk, ihanet ve Diana'nın yanıtını bildiği soru

 Lady Diana’nın bir bölümü gizlice kaydedilmiş video bantları da ortaya çıktı.
Bu konuda çok fazla örnek bilmiyorum ama ölümünden beri ortaya çıkan Diana öykülerine bakınca Diana için “dünyanın en talihsiz kadınıydı” yakıştırmasını rahatlıkla yapabiliyorum.

Birlikte olduğu, yaşamının bir bölümünü şu ya da bu şekilde paylaştığı her erkeğin ihanetine uğrayan kaç kadın var ki?
Kocasının ihanetini insan yine de anlayabiliyor. Evlenmesi mümkün olmayan bir başka kadına âşık, saray kurallarının kimliğini ezdiği, çaresiz bir erkek portresi var burada sadece..
Oysa yaşamında bir süre için bile olsa “sevgilim” dediği erkeklerin ihanetleri daha acımasız.. Ve arkadaşı olduğunu zannettiği, sırlarını paylaştığı öteki erkekler..
Kimisi para, kimisi şöhret uğruna bir kadınla yaşadığı çok özel anları satılığa çıkarmış zavallılar..
Tanıdığı her erkeğin ihanetine uğradı derken bunu kastediyorum..

Hüzünlü bir düğün
Video bantlarından ortaya çıkıyor ki Diana, Prens Charles ile evlendiği ilk günden beri ciddi bir ıstırap çekmiş.
Düğün gecesi Charles’ın “resmi sevgilisi” Camilla Parker ile göz göze geldiğini anlatıyor.
İki kadının o bir anlık bakışmalarının ruhlarında yarattığı fırtınaları tahmin etmek zor değil.
Herkes, benzerine masallarda rastlanabilecek bir aristokrat düğünü yaşadığını zannederken, o kendisini kocası ve sevgilisi arasında bir “kara çalı” gibi hissetmiş.
Bütün bunlara neden katlandığını, boşanmak için neden o kadar beklediğini tahmin etmek zor değil.
Benzer durumdaki birçok kadın gibi davrandı sadece..
Kendi toplumsal kimliğini “bir erkeğin eşi” olarak konumlayan herhangi bir kadından farkı yoktu..
Video kayıtlarında anlatılanlarla ilgili haberleri okurken şöyle bir bölüm dikkatimi çekti:
“Eğer hayatımın senaryosunu yazma şansı bana verilseydi, kocamın sevgilisiyle birlikte gitmesini isterdim.”
Bunu sadece gerçekten çok seven bir kadının söyleyebileceğini düşünüyorum.
Normal ve beklenen kadın davranışı, böyle bir durumda, senaryodan öteki kadını çıkarmak şeklinde tezahür ederdi.
Ve sadece bu söz bile Charles’ın hemen yakınındaki âşık kadını fark edememiş olduğunu gösteriyor. Fark edebilmiş olsaydı en azından Camilla Parker ile olan ilişkisinde öteki kadını kırmamaya çalışırdı..
Şimdi birçok kişi şöyle düşünebilir: Diana, Charles’a gerçekten bu kadar âşık olsaydı, “öteki pisliklerin” yaşamına girmelerine izin verir miydi?
Yanıtını Stendhal’da buluyoruz bu sorunun..

Bir gün gelir aşk da ölür
Stendhal “Aşk Üzerine” isimli incelemesinde sevginin temelde bir kurgudan ibaret olduğunu savunur. Gasset bunu şöyle çözümlüyor: “Stendhal, sevginin zaman zaman yanlışa düştüğünü değil, aslında temelden yanlış olduğunu savunur. İmgelemimiz, başka birisine aslında onda bulunmayan üstünlükleri yansıttığında âşık oluruz. Bir gün gelir bu düş dünyası yok olur ve aşk da ölür.”
Stendhal’ın yaşamı da tıpkı Diana gibi yalancı aşk ilişkileriyle doluydu. “Yalnızlık duymamak için sever, ama aslında aşk ilişkisinin önemli bölümünü kendi imgeleminde kendisi yaratırdı.”
Bütün bu sahte aşk ilişkilerinin insanın ruhunda bırakacağı derin izlerin giderek bir melankoliye dönüşmemesi mümkün değil elbette..

Ya çocukların mutluluğu?
Diana’yı video kaydında bu sözü söylemeye iten şey de bu olmalı..
Çevresindeki tek gerçek aşkın Camilla Parker – Prens Charles olduğunu gördü ve bu durumun kendisinde yarattığı saygı, bu sözleri söylemesine yol açtı diye düşünüyorum..
Geçenlerde Fransız yazar Anna Gavalda’nın “Onu Seviyordum” isimli romanını okudum. (Doğan Kitap. Çeviren: Berran Tözer)
Kocası bir başka kadına âşık olup kendisini terk edince kayınpederi ile çıktığı bir hafta sonu tatilinde bir iç hesaplaşması yaşayan bir kadının öyküsü anlatılıyor..
İhanetin yarattığı kendine güvensizlik, büyük düş kırıklığı ve acı ile giriştiği bu iç hesaplaşması bir soruyla sona eriyor: Çocuklarım, bir başka kadını sevdiği için evde mutsuz olarak yaşayan bir kocanın olduğu evde mutlu olabilirler miydi?
Diana, bu sorunun yanıtını biliyordu sanıyorum..