MİLLİYET

Bahçeli'nin kafası hâlâ çok karışık

 Devlet Bahçeli, 12 Ocak 2000 tarihinde yapılan liderler zirvesinde alınan karara uygun olarak Abdullah Öcalan ile ilgili idam kararı dosyasının TBMM’ye sevkini istiyor. Hatırlamayanlar için yazayım, o gün yapılan liderler zirvesinde alınan karar, Öcalan ile ilgili idam cezası dosyasının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararı belli olana kadar Başbakanlık’ta bekletilmesiydi.

AİHM’nin kararını, ne zaman vereceğini bilmiyoruz. Bazı MHP yöneticilerinin iddialarına bakarsanız bugünlerde karar açıklanacak. Ancak AİHM sözcüsü daha önce kararın sonbahardan önce açıklanamayacağını bildirmişti. Dün Milliyet Muhabiri Güven Özalp’in bu konuda sorduğu soru da aynı şekilde yanıtlandı: Karar sonbaharda açıklanacak.

MHP liderinin haklı şartı
Oysa AB ile tam üyelik görüşmelerinin yolunu açacak düzenlemelerin önümüzdeki günlerde TBMM’ye gelmesi gerekiyor. Bu durumda idam cezasının kaldırılmasına ilişkin değişiklikler de AİHM kararının açıklanmasından önce görüşülecek. TBMM, idam cezasını tamamen kaldırıp, yerine suçlunun hiçbir şekilde affedilemeyeceği bir ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası getirirse, AİHM kararı ne yönde olursa olsun Öcalan hakkındaki idam kararı zaten infaz edilemeyecek, konunun TBMM’de ayrıca görüşülmesine de gerek kalmayacak..
Bahçeli’nin ikinci şartı Abdullah Öcalan’ın artık F tipi cezaevlerinden birine nakledilmesi.. Türkiye bir hukuk devletiyse ve yasalar karşısında herkes aynı muameleyi görecekse, Abdullah Öcalan da F tipi cezaevine gönderilmeli… Bahçeli bu konuda haklı ve salt “güvenlik gerekçesi” bugünkü şartlarda Öcalan’a özel muamele yapılmasını haklı kılmıyor.
Bahçeli’nin üçüncü şartı PKK yerine kurulan KADEK’in de AB’nin terörist örgütler listesine alınması… Amerika Birleşik Devletleri, KADEK’in PKK’nın devamı olduğunu ilk günden beri ısrarla açıklıyor. Nitekim dün ABD Büyükelçisi aynı görüşü bir kez daha tekrarladı. AB’nin terörist örgütler listesi de bir kere hazırlanıp ilan edilen statik bir liste değil… Belli periyotlarla yenilenecek ve KADEK de PKK’nın devamı olması nedeniyle bu listeye girecek. Bahçeli’nin bunu demokratikleşmenin önünün açılması için bir şart olarak neden ileri sürmek ihtiyacını hissettiğini sanıyorum herkes merak ediyor.

Zaten yasadışı!
Bahçeli’nin son iki şartı aslında tek bir şart: Terörist örgüt yönetici ve militanlarının teslim olmaları, Anayasa’ya bağlılık yemini etmeleri… Metni okuyunca bunun neden iki ayrı şart olduğunu da anlayabilmiş değilim.
Ve daha da ilginç olanı bu şartları yerine getirecek olan kişilerin zaten Türkiye Cumhuriyeti tarafından yasadışı ilan edilmiş olmaları..
Bunlar ileri sürülen şartı yerine getirseler de, getirmeseler de yakalanıp, cezalandırılması gereken kişiler…

Bir garip söz…
Devlet Bahçeli, “bu şartlar yerine getirilirse zaten birinci sınıf vatandaşlarımız olan insanlar Türkiye’nin demokratikleşme sürecinden yararlanacaklardır” gibi anlaşılmaz bir söz daha söylüyor.
Tam “nasıl yani?” diye sorulacak bir durum bu…
Bu söz, Türkiye’nin Anayasal düzenine karşı ayaklanmış bir grup, bu davranışında ısrar ederse Türkiye hiçbir zaman demokratikleşemeyecek anlamına mı geliyor?
Türkiye Cumhuriyeti, bütün vatandaşlarının yararlanacağı demokratik hakların kullanımını, kendisine isyan etmiş bir grubun kararlarına mı bırakacak? Yoksa vatandaşlarına en geniş özgürlüklerle donatılmış bir demokrasi sunarken, öte yandan da kendisine karşı isyan etmiş kişileri yakalayıp, cezalandıracak mı?
Çocuklarımızın geleceği, eli masum insanların kanı ile kirlenmiş bu kişilerin kararlarına mı bırakılacak?
“Bahçeli’nin 5 şartı” diye dün gazetelerde yayımlanan şartlar dizisi bana bir tek şey düşündürtüyor: Devlet Bahçeli’nin kafası hâlâ çok karışık!