MİLLİYET

Başarılı oldum, özür dilemiyorum!

  Pazar günü gazetedeki arkadaşlarımdan birinin şu sorusuyla karşılaştım: Biz deli miyiz, kendimizi neden bu kadar kısıtlıyoruz? Bütün rakiplerimiz bu tür sınırlamalarla bağlı olmadan çalışacaklar, bu bizim için rekabette bir dezavantaj yaratmayacak mı?
Doğan Medya Grubu Yayın Konseyi’nin kabul ettiği ve pazar günü tüm okuyucularımıza duyurulan yayın ilkelerimizden söz ediyordu..

Şimdi aynı soruyu bir kez de sizin önünüzde yanıtlayama çalışacağım: Biz deli miyiz?
Ben 19 yaşımdan beri gazeteciyim.. Askerlik ve üç aylık bir üniversite asistanlığı dışında bu işe hiç ara vermedim. Son 20 yılımı da dergi ve gazetelerde çeşitli düzeylerde yöneticilik yaparak geçirdim: Yazıişleri müdürlüğü, genel müdürlük, genel yayın müdürlükleri görevinde bulundum.

Tek seçici, okuyucudur
Bu mesleğin adam gibi yapıldığı takdirde ne kadar zevkli ve insana büyük bir tatmin duygusu yaşatan bir meslek olduğunu biliyorum.. Aynı zamanda bildiğim bir şey daha var: Okuyucunun saygısını ve güvenini kazanamayan bir gazeteci ve gazete bu meslekte uzun ömürlü olamıyor.
Bugünlerde yeni bir gazete yayımlamak heyecanını yaşayan Zafer Mutlu Hürriyet’te önceki haftasonu yayımlanan röportajında ilginç bir söz söyledi: “Türkiye’nin birinci ve üçüncü gazetesi Aydın Doğan’ın. İkinci gazetenin de ona ait olmasına izin vermezler..”
Önce bir hatayı düzelteyim, Zafer Mutlu bir dönem bankacılıkla ilgilendiği için Posta’yı unutmuş olmalı: Türkiye’nin en çok satan birinci ve ikinci gazeteleri Aydın Doğan’ındır. Dördüncü, beşinci gazetelerinin de Aydın Doğan’a ait olduğu gibi..
Bir de şunu bilmiyordum: Türkiye’de bir “izin müessesesi” mi var? Kimin hangi gazeteye sahip olup olamayacağına karar veren bir otorite?
Hayır, böyle bir otorite yok. Sıralamaya ve kimin hangi gazetelerin sahibi olacağına karar veren tek seçici okuyucu.. Okuyucu da bu seçimini yaparken o gazetenin ne yazdığına, ne yaptığına dikkat ediyor.
Doğan Medya Grubu çatısı altında Milliyet, Hürriyet, Posta, Radikal, Fanatik, Finansal Forum ve Gözcü gazeteleri var.

Gazetecilik hata kaldırmaz
Aydın Doğan Milliyet’le Türkiye’nin yaşayan en eski gazete patronu.. Bu büyüklüğe ulaşırken doymak bilmez bir açlıkla gazete satın almış ve rakiplerini böylece bertaraf etmiş değil. Son 20 yıldır satın aldığı tek gazete Hürriyet. Onun da hangi koşullarda satın alındığı, aynı olanağa o tarihte öteki rakiplerinin de sahip oldukları bir sır değil.
Meydan ve sonra aynı ekibin yayına hazırladığı Gözcü hariç öbürlerini arkadaşlarımla birlikte ben yayımladım. Özverili bir çalışmayla oldu bu. Okuyucuyu enayi yerine koyup ucuz yollara sapmadık. Okuyucunun isteklerine ve haklarına saygılı olduk. Bu gazeteler, bir çok patronun ardı ardına çekildiği bu piyasada kendilerine sağlam bir yer edindilerse sebebi budur.
Bugün bu tablo “tekel” diye eleştiriliyorsa onun da sorumlusu benim.. Başarılı olduğum için de kimseden özür dilemek zorunda olduğumu zannetmiyorum.
Bu süreç içinde Doğan Grubu’nun rakipleri de hep oldu. Aynı dönemde Dinç Bilgin de Sabah, Yeni Asır, Yeni Yüzyıl, Yeni Binyıl, Takvim, Ateş, Foto Maç, Taraftar, Şok gibi gazetelerin sahibiydi.. Bilinen talihsizlikler nedeniyle bu gazetelerin önemli bölümü kapandı. Sebebi Doğan Grubu değil, Bilgin Grubu’nun yanlış politikalarıdır..

‘Hesap yapan’ silinir
Yine aynı dönemde Asil Nadir, Kemal Ilıcak, Mehmet Ali Yılmaz, Ömer Çavuşoğlu gibi patronlar işlerini iyi yönetemedikleri ve başarısız gazete patronu oldukları için piyasadan çekilmek zorunda kaldılar. Bugün sahip oldukları gazeteleri, okuyucunun ihtiyaçları için değil, kendi özel hesapları için kullanmak eğiliminde olduklarından zor durumda olan başka gazete patronlarının varolduğunu da biliyoruz.. Yakın bir gelecekte onların da bu piyasadan çekilmek zorunda kalmaları sürpriz olmayacak.
Bu çıplak gerçek gösteriyor ki bu piyasada var olmanın tek yolu gazeteyi, gazeteci olarak yayımlamaktır. Bankacı olarak, borsacı olarak, pazarlamacı olarak, inşaatçı olarak gazete yayınlanamaz. Yayınlansa bile okuyucunun teveccühünü kazanamaz, uzun ömürlü olunamaz.
Bizim neden “deli olmadığımızın” yanıtı burada yatıyor.
Yarın devam edeceğiz..