Erkek olmanın yolu, kadın olmamaktan geçer!
Yeni Gine’nin dağlık bölgelerinde, dünyadan tecrit edilmiş bir şekilde yaşayan bir kabile varmış.. Sambia kabilesi..
Antropolog Gilbert Herdt ve psikiyatr Robert Stoller bu kabileyi çok yakın bir geçmişte bulmuşlar ve incelemişler..
Sambiaların toplumsal düzeni bir tek inanç üzerine kuruluymuş: Kadınlar tehlikelidir..
Bugün modern yaşam diye tanımladığımız toplumsal hayatımızın zannettiğimiz kadar “yeni” ve “modern” olmadığını gösteren bir tespit aslına bakarsanız..
Günümüzde de birçok toplum, kadınların tehlikeli olduğu inancını taşıyor. Kadınların sıkı sıkıya örtülüp, toplumsal yaşamın tamamen dışına çıkarıldıkları bir çok doğu ülkesinde de bu anlayışın izleri var..
Fakat sadece hâlâ eski çağları yaşamakta direnen bazı doğu ülkeleriyle sınırlı değil, bu düşünce.. Günümüzde batı dünyasında da kadını “tehlikeli” bulup, toplumsal yaşam dışına itmek isteğinin varolduğunu biliyoruz.
Kadın kirleticidir!
Stoller’in, Sambialar üzerine yaptığı inceleme, günümüzde bile bu düşüncenin neden hâlâ hâkimiyetini korumakta olduğunu ortaya koyuyor.
Sambialar, kadın vücudundaki sıvıların “kirletici” olduğuna inanırlarmış. Ve bu kirin de erkekleri, kadınlaştıracağına…
Bu yüzden erkeklerin eşleri ve çocuklarıyla birlikte yaşadıkları kulübelerde bile kadınlar ve erkekler için ayrı ayrı mekânlar yaratmışlar. Bizim çok yabancısı olmadığımız bir durum bu; harem ve selamlık uygulamasının ilkel kabile versiyonu!
Kabilenin kız ve erkek çocukları yaşamlarının ilk on yılını anneleriyle geçirirler ve babalarıyla neredeyse hiç temas etmezlermiş. Erkeklerin çocuklarını uzaktan sevmekle yetindikleri, babanın sevgisini çocuklarına gösteremediği, öpüp koklayamadığı, çocuklarınsa korkulu bir saygıyla babalarından uzakta büyüdükleri eski toplum düzenimizi çağrıştırdı bu bana..
On yaşına gelen erkek çocuklar annelerinden ayrılıp, kabilenin diğer erkek çocuklarıyla birlikte yaşayacakları kulübelere konulurlarmış. Bu kulübeler 10 – 18 yaş erkek çocuklarının bir arada yaşadıkları yerlermiş. Bu süre içinde erkek çocukların anneleriyle temaslarına, onları görmelerine de kesinlikle izin verilmezmiş.
18 yaşına gelen erkek çocuk evlendirilir ve bu yukarıda anlattığım hayat böylece sürer gidermiş.
Kadın olma korkusu
Dr. Stoller bütün bu toplumsal düzenin gerisinde, Sambialar’ın kendilerini koruma içgüdülerinin yattığını söylüyor. Çevreden kopuk bu dağlı kabilenin etraftaki vahşi düşmanlarla baş edebilmesinin, ancak saldırgan, acımasız ve haşin erkek gücüyle mümkün olabildiğini anlatıyor. Kadınların kirli olarak nitelenip toplumsal yaşamın dışına itilmelerinin ve erkek çocukların annelerinden kesin olarak ergenlikten önce koparılmalarının nedeni bunu sağlayabilmek.
Son günlerde size sıkça sözünü ettiğim Dr. Alon Gratch, ‘Erkekler Dile Gelse’ isimli kitabında bunu “kadın olma korkusu olmasa erkekliğe gerek kalmayacaktı” diye yorumluyor. Bir korkunun üstesinden gelebilmek için ölçüyü kaçırma ihtimalinin büyük olmasıyla…
Nitekim Demostenes’in eski Yunan’ın en büyük hatibi olmasının nedeni konuşma kusurunu örtme çabasıydı. Dr. Gratch, başarılı oyuncuların da genellikle aşırı utangaç kişiler arasından çıktığını söylüyor. Kişi, utangaçlığından kurtulmak için başkası olmaya zorluyor kendisini, rol yapma yeteneğini böylece geliştiriyor. Sahneye çıktığında utanmıyor, çünkü artık o kendisi değil, bir başkasıdır..
Yumuşatılmış bir Sambia hayatı
Sambiaların yaşamını okuduktan sonra bizim toplumumuzda erkek çocukların neden böyle yetiştirildiklerini daha iyi anlıyorum. Kızımın gittiği bale okulunda hiç erkek çocuk yok. Piyano sınıfının yıl sonu konserlerinde görüyorum ki, müzik dersi alan kızların sayısı erkek çocukların neredeyse üç misli..
Erkek saldırganlığını artıran sert sporlara yönlendirilen erkek çocuklar, çocukluklarının önemli bir bölümünü de zaten kızlardan nefret ederek geçiriyorlar. Yaşları 6 ile 13 arasında olan erkek çocukların oyunlarına çoğu zaman kızları kabul etmediklerini, onlardan özellikle uzak durduklarını da hatırlayın.
Yumuşatılmış bir Sambia hayatı sürdürdüğümüzü düşünüyorum bütün bunlara bakınca.. Ve toplumumuzun kadınlarıyla erkeklerinin önemli bölümünün birbirleriyle sağlıklı ilişkiler kurmakta neden zorlandıklarını daha iyi anlıyorum.