MİLLİYET

Cem ve Derviş'in ilk hataları

 İsmail Cem’in dün Kayseri’ye neden gittiğini anlayabilen birisi varsa, bana da anlatmasını rica ediyorum.

Politikacı değilim. Politika konuşmayı da pek sevmem. Ama 25 yıllık gazetecilik deneyimim bana İsmail Cem’in bu kez hatalı davrandığını söylüyor.
Türkiye günlerdir yeni bir politik oluşumun beklentisini yaşıyor. Bu oluşuma sıcak bakanlar ve destekleyenler de var, karşı çıkanlar da… Hangi tarafta olursa olsun herkesin merak ettiği konu, toplumun genelinin bu harekete nasıl bir tutum takınacağı… Halk, bu oluşuma ilgi gösterecek ve destekleyecek mi, yoksa bu hareket de bir grup siyasetçi ve aydının kendilerini avuttukları bir deneyim olmaktan ileri gidemeyecek mi?

Yanlış zaman
Bu nedenle İsmail Cem’in halkın karşısına çıkacağı ilk gün çok önemliydi.
Ancak gördük ki, İsmail Cem yeterince hazırlanılmamış bir geziye çıkmış. Ne geniş kitlelerin katılımı sağlanabilmiş ne de bu yönde bir çaba gösterilmiş. Eğer böyle bir gezi şu anda örgütlü herhangi bir siyasi parti liderinin başından geçseydi, o il örgütü çoktan feshedilmiş, yerlerine yenileri atanmış olurdu…
İsmail Cem, Kayseri Milletvekili olduğuna göre ilk gezisini buraya yapmasında yadırgancak bir şey yok. Ama “bu hemen mi olmalıydı?” diye sorarsanız yanıtım doğru zamanın şimdi olmadığıdır. Partinin kurulması, örgütlenmenin tamamlanması ve ilk yurt gezisinin ciddi bir gövde gösterisi olması gerekirdi diye düşünüyorum.

Sadece ‘isim’le olmuyor
Kemal Derviş’in ilk yurt gezisinde, Gaziantep’te, Celal Doğan tarafından hazırlanan karşılamanın ve uygulanan programın çapını hatırlayanlar, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklardır.
Bu bir bakıma “yeni oluşumcular” için de iyi bir ders oldu diye düşünüyorum. “Örgüt” olmadan siyasi hareket olmuyor, sadece parlak isimler halkın ilgisini çekmeye yetmeyebiliyor.
Kemal Derviş’e gelince…
Derviş, doğru bir düşünceyle hareket ediyor: Bu siyasi hareket DSP’den dışlanan bir grubun hareketi olarak kalmamalı. Bu nedenle Derviş başta Deniz Baykal olmak üzere Türk siyasi hayatında yeri olan kişilerle görüşüyor, işbirliği olanaklarını arıyor…

Kararını vermeli
Ancak ortada programı bile olmayan, örgütlenmesini tamamlamamış bir siyasi hareketin temsilcisi olduğunu unutuyor. Hatta öyle bir temsilci ki, her fırsatta Cem ve Özkan’a verdiği sözü tutacağını söylüyor ama daha o partinin kurucuları arasında bulunup bulunmayacağına bile karar verememiş durumda…
Siyaset belirsizliği kaldırmaz, bir siyasi hareketin hem içinde, hem dışında olamazsınız…
Başka siyasi hareketlerle işbirliği olanaklarını aramak için önce kendi siyasal tercihlerinizi belirlemeniz, programınızı ortaya koymanız gerekir. Ne tür bir çerçeve içinde işbirliği aradığınızı ancak ondan sonra ortaya koyabilirsiniz.

Yıldızın parladığı anlar
İsmail Cem ve Kemal Derviş, şu anda “yıldızı parlayan” iki siyasetçi.
Her insanın hayatında yıldızın parladığı bir an mutlaka vardır. Bu anı iyi değerlendirenlere “başarılı”, değerlendirmeyenlere “başarısız” deyip geçiyoruz.
Sıradan insanların başarılı ya da başarısız olmaları sadece kendilerini ilgilendirir.
Ama politikacılar söz konusuysa bu hepimizi ilgilendirir. Tıpkı Tansu Çiller’in, Deniz Baykal’ın, Mesut Yılmaz’ın, Mehmet Ali Bayar’ın yıldızlarının parladığı anları iyi değerlendirip değerlendirmediklerinin hepimizi ilgilendirdiği gibi…

Hepimiz etkileriniz
Çünkü yıldızının parladığı anı iyi kullanamayan bir siyasetçinin başarısızlığı sadece kendisini etkilemez. Bundan toplumlar da derinden etkilenirler. Toplumun geleceğinde her siyasi liderin oynayacağı olumlu bir rol mutlaka vardır. Yıldızı yükselen bir siyasetçi bu anı iyi kullanamıyorsa, bu içinde bulunduğu toplumun da ufkunu karartır.
Birçok kişi bu eleştirilerimi fazla erken bulabilir. Bence erken değil.
Unutmamak gerekir ki, tarih kitapları sadece yıldızları parladığı dönemde doğru hareketler yapanları yazıyor, ötekiler dipnotlarda bile geçmiyor.